İyi bari, yağmur yağmayacak gibi ama yine de dün annemin verdiği güzel şemsiyeyle yürümek istediğim için onu yanıma aldım. Bu şemsiyeyi eskiden annem genç kızlık zamanlarında kullanmış. Böyle ilginç bir şemsiye bulduğum için biraz gururluyum. Paris'in merkezinde böyle bir şemsiyeyle yürümek istiyorum. Eminim ki savaş bittiğinde böyle rüya gibi duran vintage şemsiyeler popüler olacak. Bone tarzı bir şapka, bu şemsiyeye çok yakışır. Ben olsam pembe uzun etekli, yakası açık bir kimono giyip siyah ipek dantelle dokunmuş uzun eldivenler takarak, geniş kenarlı büyük bir şapkaya güzel mor menekşe iliştiririm. Sonra, yeşilin en koyu olduğu zamanda öğle yemeği için Paris'te bir restorana giderim. Melankolik bir tavırla hafifçe elimi çeneme yaslayarak, dışarıdan geçip giden insan selini izlerken omzuma biri dokunur. Aniden müzik, gül valsi. Ah, ne keyifli. Gerçek olan tek şey sadece bu eski ve garip desenli uzun ince şemsiye. Acınası ve zavallıyım. Küçük Kibritçi Kız gibiyim.