Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biz gelince bir yağmur başlar yüzün çizilir buğulanan camlara bir uzun karartma biter akasyalar köpürür birdenbire ve her avluda adınla anılan çiçekler sulanır akşamüstleri Bir arkadaş evine uğrarız yolüstü bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi başını sessizce omzuma koyarsın gülüreyhan olur soluğun Biz kalırız kuşlar dönüp gelir her balkonda bir menekşe sesi Belki yeniden güzelleştiririz adları değiştirilen parkları perdeleri hiç açılmayan evlerde ışıklar yanar, çocuk sesleri duyulur tanıdık sevinçlerle dolar yeniden kendi sesini kemiren alanlar
Ahmet Telli
Ahmet Telli
Bir arkadaş evine uğrarız yolüstü bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi başını sessizce omzuma koyarsın gülüreyhan olur soluğun Biz kalırız kuşlar dönüp gelir her balkonda bir menekşe sesi Belki yeniden güzelleştiririz adları değiştirilen parkları perdeleri hiç açılmayan evlerde ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur tanıdık sevinçlerle dolar yeniden kendi sesini kemiren alanlar Anısı biz olalım bu sokakların ve hiç durmadan yağmur yağsın Biz gürültüsüz sözcükler bulalım sarmaşıklar fısıldaşsın yine Gidersek birlikte gideriz yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen. Ahmet Telli
Reklam
Paris
İyi bari, yağmur yağmayacak gibi ama yine de dün annemin verdiği güzel şemsiyeyle yürümek istediğim için onu yanıma aldım. Bu şemsiyeyi eskiden annem genç kızlık zamanlarında kullanmış. Böyle ilginç bir şemsiye bulduğum için biraz gururluyum. Paris'in merkezinde böyle bir şemsiyeyle yürümek istiyorum. Eminim ki savaş bittiğinde böyle rüya gibi duran vintage şemsiyeler popüler olacak. Bone tarzı bir şapka, bu şemsiyeye çok yakışır. Ben olsam pembe uzun etekli, yakası açık bir kimono giyip siyah ipek dantelle dokunmuş uzun eldivenler takarak, geniş kenarlı büyük bir şapkaya güzel mor menekşe iliştiririm. Sonra, yeşilin en koyu olduğu zamanda öğle yemeği için Paris'te bir restorana giderim. Melankolik bir tavırla hafifçe elimi çeneme yaslayarak, dışarıdan geçip giden insan selini izlerken omzuma biri dokunur. Aniden müzik, gül valsi. Ah, ne keyifli. Gerçek olan tek şey sadece bu eski ve garip desenli uzun ince şemsiye. Acınası ve zavallıyım. Küçük Kibritçi Kız gibiyim.
Ne yapacağına, kendisinin nasıl bir geleceği olacağına dair çoktan kesin kararını vermiş, menekşe ışıltısındaki, neredeyse şeffaf yüzlü gençlerle dolu bu salondaki gergin coşkuyu, burayı tasarlayan ve inşa eden Bruno Taut öngörmüş müdür acaba diye düşündüm konuşmacıların sahneye çıkmasını beklerken. Başkentin ortasına, kavisli rokoko lambalarla bezenmiş, yumuşak bir eğri çizerek parka ulaşan derenin ve bulvarın kıyısına kondurduğu kasım sisi içindeki fakülte binasının salonundan yükselen bu umutlu uğultuyu hayal edebilmiş midir? 1930'ların ortalarında Almanya'dan kaçıp gelen bu yaşlı usta belki de bizi bilmiş, 30 yıl sonrasını görmüştür böyle görkemli bir binayı bozkırın ortasına dikerken.
Sayfa 71 - ForumKitabı okudu
Benim Hikayelerim IV FİNAL
Böyle bizimkisi de ondan sebep; Her hikayenin bir sonu var yani, geldik bizim hikayenin de sonuna. Bazen gerçeklerden ne kadar korksanda onlardan ne kadar kaçmak istesen de zamanı belirsiz bir anı yüzüne tokat gibi çarpıyor bildiğin bütün gerçekleri.Umursamamak olan biteni; memleketi, dostları, öleni, düşeni yani hiç hiç umursamamak. Bakınca
Benim Hikayelerim III
Valla nereden bulaştık bu işe bilmiyorum.Böyle aşk dediğin şey yanmak ise ben kül olmuşum yani.Böyle bütün rüzgarları sırtıma almışım; o güzelim yüzlerinize, gülüşlerinize, ellerinize, böyle kadehlerinize dökülüyorum tek tek yani. Bazen en başından bellidir filmin sonu da lakin görmek anlamak istemez işte insanoğlu. Böyle sonunu bildiğin halde
Reklam
O ara biz yine Mehmet ile yüz yüze gelip bu iş nasıl olacak diye bakarken gün batımına yakın üç kavanoz reçel, iki metre de don lastiği satabilmiştik sadece. O ara nasıl olduysa böyle hava bozmaya başladı. Pazarı böyle bir ince rüzgar aldı ama o ince rüzgar böyle bir anda fırtınaya mı döndü artık böyle herkes bir telaş. Neyse o an işte herkes
Beklenen
Reklam spotlarının kirli ışıkları ve çamur gibi bir yağmur altında köşeleri tutmuş çiçek satıcıları baharı getirmek istercesine kente İstesen kucağına yığacaklar gülleri Al götür, dağıt bekleyenlere menekşe, karanfil ve nergis demetlerini çağır insanları bahar kokusuna Hele o dokuz on yaşlarındaki çocuk nerde bulmuş bu çiğdemleri böyle ve nasıl getirmiş çarpılmadan kentin bu en işlek alanına Kitap gibi kokuyor her demet çiçek gibi kokuyor şiirler -Sakın soldurma evlat git/ biraz yakınımda dur Gün kararmadan tükeniyor çiçekler demet demet taşıyor birileri - Demek ki bu kente bahar - gürül gürül gelecek ey oğul
Sayfa 140
192 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Bugün sizlere #aynamınarkası isimli kitap ile geldim. Kitabın öyle bir konusu var ki ben ne okudum böyle dedim. Dondum kaldım açıkçası Malatya'nın Ermişli köyünde yaşayan 6 çocuklu bir aile dedeleri ile yaşadıkları bir tartışma sonucunda İzmir'e taşınırlar. Kardeşlerin en büyüğü Mahir, onun ufağı işitme engelli olan Mustafa, sonra
Aynamın Arkası
Aynamın ArkasıAli Karataş · Yılkad Yayınları · 079 okunma
492 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.