Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
maalesef Türkiye böyle Osmanlılıkmış, Türkiye Cumhuriyetçiliğiymiş gibi boş münakaşalardan vazgeçmelidir. Arada olamayan zıtlıklar icat ediliyor. Kasaba zihniyeti devletin, toplumun ve kültürel devamlılığın farkında değil. Cumhuriyetçilikle imparatorculuğun kültürel planda ayrımı söz konusu olamaz. Bu şekilde Türkiye'nin tarihi, kültürel müesseselerine dönmesi değil benimsemesi gerekir.
Ticaret her sistemin ihtiyacı olan bir uğraştır. Memleket içindeki bazı mamulatın ve hammaddelerin ihracı gerekir. Bunların içinde Osmanlı sanayisinin ihtiyacı olanlara ihraç yasağı konur. Bu rejim günümüzdeki kadar liberal değildir ama askeri Sanayi ve kıtlık ekonomisinin gereği işlevseldir. Osmanlı'nın ilaç yasağı koyduğu maddelerin uzun bir liste teşkil ettiğine hiç şüphe yoktur. Mesela yelken bezi, gemi halatı, güherçile, gümüş, keçe, Hatta pirinç. Ordunun ihtiyacı göz önüne alınarak tahıl, hububat, birtakım meyvelerde yasaktır. Ancak 18 yılda Sanayi safhasına geçen ve kendi ürettikleri zirai ürünleri kendilerine yetmeyen ülkeler bu ürünleri Türkiye'den istedi. Osmanlı İmparatorluğu'nun tüccarları, yerli makamlarının, kadınlarının, beylerbeyliğinin ve merkezin şiddetle yasaklamasına rağmen denizin ortasında gemiden gemiye kaçak mal devrediyorlar, tahıl, meyve ve zirai hammadde ihtiyacını karşılıyorlardı.
Reklam
Bugün dahi kanaat köy enstitülerinin bile DP tarafından kapatıldığıdır. Bunun da şampiyonu CHP idi. Hasan Ali Yücel'in harcanması, Reşat Şemsettin Sirer'in maarif vekili olmasıyla bu yapılmıştı. Hatta DP'ye bu konularda yapacak fazla bir şey kalmamıştır.
Kronik Kitap
Bir devri yargılarken yöneticilerin neleri yapıp neleri yapamayacaklarını ve mevcut imkânları ne kadar iyi kullanabildiklerini gözlemek lazımdır.
Sayfa 39
Bolca plastik ve özellikle sabun kıtlığında Alman kimya sanayiinin buluşu olarak ortaya çıkan deterjan...
Sayfa 161 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
“Bu savaşta sadece siz değil , hiç kimse kazanmayacak; tahtlar, taçlar, din, anane hepsi yok olacak!” Rus maliye nazırı kont Witte
Sayfa 146 - kronikKitabı okudu
Reklam
Sade vatandaş kesin seçimler yapmak ve ağır faturalar ödemek zorunda kalmıştı. O bir anda tarihi yapan öğe oldu. Ya yurdunu işgal edenlere karşı savaş veren direniş örgütlerinin ortasında buldu kendini ya da iş birlikçilerin arasında… Ya komşusu Yahudi’yi ihbar etti ya da prensipleri uğruna canını tehlikeye atarak onu yıllarca sakladı. ( 1945 ve Sonrası )
Sayfa 192Kitabı okudu
Tahtlar ve taçlar yerinden oldu. Sadece Osmanlı İmparatorluğu değil; Habsburgların Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Rusya nın Romanov Hanedanı ve aslında ananesi zayıf da olsa Alman İmparatorluğu tarihe karıştı.
Bu aziz memlekete Millet kütüphanesi gibi bir hazineyi miras bırakan Ali Emiri Efendi hem Diyarbakır'in hem istanbul'un ünlü biblofillerindendi.Milli kütüphanemize kazandirilan. "Divan-ı Lügat-it Türk" onun sayesinde bulundu ve Talat paşa sayesinde bastirildi.
Sayfa 252 - TimaşKitabı okudu
Rusya için Bulgarlar ve Sırplar önemlidir.Avusturya-Almanya'ya,sloven ve Hırvat;Türklere Arnavut ve Boşnak her zaman daha yakındır.
Sayfa 16 - TimaşKitabı okudu
Reklam
Birinci Dünya Savaşı'nı sadece kaybedenler değil, sözde kazananlar da kaybettiler. Dünya değişti ve bu değişen dünya birtakım acıların içinden geçmek zorunda kaldı. Peki neydi bu acılar?
Sayfa 146Kitabı okudu
Abdülhamid dönemine dair Türkiye aydınlarının en şikayetçi olduğu nokta sansür ve hafiyetlik sistemidir. Bu, hükümdarın talihsiz mirasıyla da ilgilidir. Bütün Makedonya, Bosna ve Bulgaristan'ın kaynadığı bir dönemde tahta geçmişti. Devletin Rusya'ya karşı istihbarat örgütü ise ilginçtir ki Tuna vilayeti valiliği zamanında Mithat Paşa tarafından kurulup geliştirilmişti. Maalesef bu örgütlenme Bulgar bölgesiyle ve Midhat Paşa'nın valilik dönemiyle sınırlı kaldı. Sultan bunu geliştirmedi; hafiyelik teşlikatı saltanat makamının aczinden ve tecrübesiz atılımından dolayı bir faciaya dönüştü
Sayfa 46 - Kronik yayınlarıKitabı okudu
Seçim barajı;
Yüzde 10'u 1982 Anayasası getirdi. Turgut Özal buna çok bayıldı. Çünkü kendisinin işine yarıyordu. Bu, muhalefettekiler tarafından tenkit edildi ama kendileri iktidar olunca vazgeçemediler. Bu sistem bugün de bu şekilde devam ediyor. Emin olunuz kıyameti koparanlar arasından birisi iktidara gelirse bu kuraldan hiçbir şekilde vazgeçmez ama bu bir çıkar yol değildir. Çünkü gelecek olan zaten geliyor. Bunun muhtelif yollan mevcut. Seçim münakaşaları sistemi sadece yıpratıyor. Bu konuda Avrupa toplumlarını örnek almaktan da vazgeçmeliyiz. Yüzde 5'i Almanya getirdi. Ama 1968'de akılları başlarına geldi. Çünkü APO yani (Ausserparlamentarische Opposition) dedikleri meclis dışı muhalefet ortalığı altüst etti. Bu bakımdan kuşkusuz seçim sistemleri üzerinde dururken bu örneklere bakmak lazım. Belirli tarihi anlardaki tarihi zaruretleri örnek göstermek geçerli bir sistem değildi r. Hele Türkiye'de buna çok dikkat edilmesi gerekir. Bu memleketin belirli bir seçim tecrübesi vardır. Bu memlekette seçimlerde olay olmuyor ama böyle zorlamalar başlarsa olacaktır. O zaman da çok geç olur.
Sayfa 151Kitabı okudu
Türk Devleti mukaddes bir organdır. Herkesin bildiği üzere bizim için devlet sadece rastgele kurulmuş, asayişi ve sosyal kontratı sağlayan bir kuruluş değildir. Türk-Müslüman düşüncesinde sosyolojik olarak da Cevdet Paşa'nın ifade ettiği gibi "Devlet vahyin eseridir." Yani Müslümanlara, insanlara verilen ilahi aklın kabul ettiği bir organizasyondur. Onun için her zaman devleti mukaddes bilirler.
Sayfa 92 - Kronik Yayınları, 2021.Kitabı okudu
1.500 öğeden 1.471 ile 1.485 arasındakiler gösteriliyor.