Yahya Kemal’in geçmişin sesine kulak vermeden yaşaması düşünülemezdi. Bütün kökleriyle kaynaklarının asıl bölümünü geçmişten aldığı için kulağı oradan gelen seslerdeydi. Ne ki, aynı zamanda hemen yakınında, önünde duran ve onu kendine çeken yeniyi de, kendi kültürünün anakarasında yetecek düzeyde oluşmadığı için, Batı’da buldu. Fransa’da aydınların kendi kültürlerine sahip çıkma bilincine yakın tanıklığı ve yaptığı okumalar, Yahya Kemal’in ulusal kimlik arayışının anlamını daha yakından tanımasını sağladı. Ülkedeki şairlerin ve yazarların ulusal kimlik arayışlarından bağımsız, belki habersiz olduğunu ve eskinin çürüyüp çöktüğünü görecek kadar sezgileri güçlü, görüş açısı sağlam, kimliğini kabul ettirmiş bir aydın olduğu için, kendini geleceğin ulusal bilinç yaratıcılarından biri olarak hazırlamaya başladı.