..yalnızdım ama bu yalnızlık birine ihtiyaç duymak ve ona kavuşmakla giderilecek türden değildi. Bendeki bu yalnızlık bir yerde bulunamama, bir yer edinememekten doğan boşluktu ve bu boşluk ve bu varlığın sancısı, giderilecek türden değildi.
...
" Bu dünyada bana da bir yer yok muydu ? "
Yalnızlık, yalnız kalmanın sancısı iken; tek başınalık, yalnız olmayı seçmenin zaferidir. Yalnızlık fiziksel ve duygusal olarak acı verir, onu en çok istediğimiz anda bizden uzak kalan bir yakınlığın yokluğunu belirtir. Tek başınalık ise bilinçli ve iradi bir biçimde yalnızlığı yeğlemektir. Tek başınalığın ruha verdiği tatmin hissini yaşayamayan kişi, yalnızlığın verdiği ıstırabı tadar. Tek başınalık, lazım geldiğinde o yalnızlıktan dışarı çıkabilmektir de.
Asya'da Batı etkisinin harekete geçmesinden önce birey her yerde az çok bir bütünün parçasıydı: Ataerkil aileye, oymak yahut kabileye, dayanışma içinde kırsal veya kentsel bir birime, dini veya siyasi bir camiaya aitti. Birey, doğumundan ölümüne kadar ebedi bir bütüne ait hissetmekteydi. Kendisini hiç yalnız, kayıp hissetmez, ebedi bir hiçliğin ortasındaymış gibi görmezdi. Batı etkisi sürekli olarak bu toplu yapıyı zayıflatma ve hatta yok etme eğiliminde olmuştur. Ticaret, yasalar, eğitim, sanayileşme yoluyla ve çizdiği örneklerle geleneksel yaşam şeklini yerinden oynattı ve çökertti, var olan toplumsal yapıların itibar ve saygınlığının kökünü kuruttu. Batılı sömürgeci güçler, bireysel özgürlük sundular. Doğu'yu sarsıp uyuşukluğundan çıkarmaya, kemikleşmiş gelenekselliğinden kurtarmaya ve Doğululara kendini geliştirme arzusu aşılamaya çalıştılar. Sonuçta ise kurtuluş yerine yalnızlık ve acziyet gelmiştir.
Demek bu evde aylarca, belki de koca bir yalnızlık ayini yaşanmış, koca bir bekleme sancısı çekilmiş... Biliyorum, mutsuz, stresli insanlar ikiye ayrılırlar: Bir grup, içindeki huzursuzluğu yenmek için, tüm dikkatini çevreye, evine verir, habire temizlik yapar, bir şekilde temizlik ve düzen hastası olur... İkinci grup ise, kolu kanadı kırık, yemeden içmeden kesilir, hiçbir şey yapamaz hale gelir, sadece mutsuzluğuna ağlar durur. Çiçekler bu denli ihmal edildiğine göre, bu kadın ikinci gruba giriyordur.
Yalnızlık, yalnız kalmanın sancısı iken ;tek başınalık, yalnız olmayı seçmenin zaferidir. Yalnızlık fiziksel ve duygusal olarak acı verir, onu en çok istediğimiz anda bizden uzak kalan bir yakınlığın yokluğunu belirtir. Tek başınalık ise bilinçli ve iradi bir biçimde yalnızlığı yeğlenmektir. Tek başınalığın ruha verdiği tatmin hissini yaşamayan kişi, yalnızlığın verdiği ısdırabı tadar. Tek başınalık, lazım geldiğinde o yalnızlıktan dışarı çıkabilmektir de.