Kitabı bitirdikten sonra aklımdan ilk geçen şu oldu: "Kitaptaki tele-ekranlar, elimizdeki telefonlar! "
Mesajlaştığımız, konuştuğumuz her şeyi, hatta bazen zihnimizden geçenleri bile reklam olarak önümüze sunmuyor mu telefonlarımız? Dünyamızda da çıkarları uğruna her şeyi yapabilecek olan üst makamlar ve onlara körü körüne inanıp
“Bir hayal kurun ve söyleyin ama çok uçuk kaçık olsun, mesela yemek yapan bir canavar.” Yapay zeka ile ilgili bilgi verirken Büşra böyle tarif etti bize olayı. Ama hayal kuramadım kuramadık. Belki de bu yüzden hayalle gerçeği ayıramadığımdan herşeye realistçe yaklaştığımdan her öyküyü çözemedim gösterdiği uyarı levhalarını okuyamadım. Her öyküyü çözmelimiydim ki ya da bana illa birşey anlatmalı mı kitaplar. Belki ben iyi bir dinleyici/okuyucuyumdur ve bana içindeki dertleri, hayalleri, anıları anlatıyordur yazar… @naime_erkovan hanımefendi’yi @istevinfo ile tanıdım ve kitap tahlillerini çok beğenerek dinliyorum. Kitabı anlayabilmek-tabi ki yazarı- bir kaç video izledim
Betül haskalaycı deki konuşma bana iyi geldi. İyi ki dinledim, dinlemeye devam. Okumak mı? Ne zaman ki hayal dünyamın paslarını temizlerim öyle… ama umarım kitap dünyasında gezen bir flanöre dönüşmem, avcı gibi. “Bay Pu Çağrılıyor” ve “BeyazÇit” en etkili öykülerdi bana göre, gönlüme hüzün çökse de Zehra seslere dikkat et takip et, çitleri atla, duvarlar kurma sevdiklerinle arana
Model Evren
İlk baskısı Ocak 2020'de Edebiyatist etiketi ile yapılan Model Evren, Politik/Sert Bilimkurgu türünde bir romandır.
Yapay Zekâ, insanlık için bir tehdit midir?
İnsanı kendisinden korumak mümkün müdür?
Biricik İnsan ve Biricik Tanrı modellerinden şüphe duymalı mıyız?
Bilim ve din arasında yaşanacak muhtemel savaşın galibi kim olacak?
Zamanın sınırlarını aşan bu roman, teknolojinin sunduğu olanaklarla şekillenen geleceğin toplumunu tasvir ediyor. Model Evren; Lucas ve Nora'nın hikâyeleri aracılığıyla, okuyucuları varoluşun derin sırlarına doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Bu cesur ve yenilikçi macera, sizleri bilinmeyenin kalbine götürerek, hayatın gizemlerini keşfetmeye davet ediyor.
Frekanslar uyuşmuyor birader
Eski usul anten olsaydı sağa sola çevirir bir şekilde frekansı tuttururduk
O zaman da rüzgar işin içine girer
Yine bozardı
Yapay zeka bile işi çözemiyor
Yasaklı frenkslara kim ne yapabilir ....
Hiç kuşkusuz zeka yapay olarak yeniden oluşturulabilir, bunda
özellikle şaşırtıcı bir şey görmüyorum ancak ten, duyumsanabilirlik, beden ne olacak? Bedenleşme en soyut bilginin olduğu kadar somut olanın da zirvesidir.
Yapay zeka eşitsizlikleri daha da arttırmaya gebe görünüyor; üstelik yalnızca sanayileşmiş ülkelerde değil, dünyanın her yerinde. Teknoloji şirketlerine ve baskıcı devletlerin topladığı devasa verilerle beslenen yapay zeka, demokrasiyi zayıflatıp tek adam rejimlerini güçlendiriyor.
Bencil ve dar vizyonlarda mı yoksa daha kapsayıcı vizyonlarda mı karar kılacağımız da bir tercihtir. Bu tercihin sonucu, dengeleyici karşıt güçlerin varlığına ve sesini duyurmakta zorlananların örgütlenip seslerini duyurabilmelerine bağlıdır. İktidar sahibi elitlerin vizyonlarına sıkışıp kalmak istemiyorsak, onların gücüne karşı alternatif güç kaynakları bulabilmemiz ve daha kapsayıcı vizyonlarla bencilliğe direnmemiz gerekir. Fakat ne yazık ki yapay zeka çağında bu gittikçe daha zor bir hale geliyor.
Öğrenmeye meraklı müthiş organik beyinlerle doğmamıza rağmen, var olan eğitim sistemi bilgi ezberlemek üzerine inşa ettiği saçma bir yaklaşımla beyinlerimizi âdeta yapay beyinlere dönüştürüyor. Bu gerçek bizi çok ciddi bir soruyla baş başa bırakıyor. Bu durumda hangimizin zekâsı yapay? Tümüyle belirli bilgi kalıplarını ezberlemek zorunda kalan organik beyinlerimiz mi, yoksa tıpkı beyin gibi öğrenmeye başlamış olan makineler mi ?
Tekrar Bir’e dönmeliyiz, her şeyin Bir’le olan ilişkisini tekrar düşünmeliyiz. Mesela biyolojiyi böyle bir cihetten eleştirmeden ve yerli yerine oturtmadan, bugün üstümüze gelmekte olan biyoteknoloji dalgasıyla baş edemeyiz. “Yapay zekâ geldi, neler oldu, neler olacak!..” diye herkes endişelere gark oluyor. Yakında biyoloji teknolojisi devrimi gelecek, o çok daha korkunç. Şu anda bile yapay rahim, yapay embriyo gibi gelişmelerden bahsediliyor; şimdi biz bu ilişkisellik içerisinde çok büyük başarılar elde ettiğimizi düşünüyoruz fakat bunlar bizim hakikaten neyimiz oluyor? Canla bunun irtibatı ne?
Selamün aleyküm dostlar. Bu kitap daha çok yapay zeka ve makine öğrenmesi alanında ilerleyişin tarih cetvelinde açıklanmasıdır. Makinelerin gerçekte nasıl bilgiyi bizim önümüze serdiğini en baştan öğretmiş. İçeriği gayet kaliteli.mühemdislikle ilgilenen ve de teknolojinin ilerleyişine merak duyanlara öneririm.