Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ödül, ortamı yargı ortamına dönüştürür ve bu ortamda herkes endişeli ve kaygılıdır.
Sayfa 145 - Doğan KitapKitabı okuyor
Eleştirmek ne demek? "Ben seni olduğun gibi kabul etmiyorum" demek. Yargının olduğu yerde, sevgi olmaz. Çünkü sevginin özünde koşulsuz kabul vardır. Örneğin, denizi seviyorum dediğinizde, denizi değiştirmek hiç aklınızın ucundan geçmez. "Allah kahretsin birazcık daha mavi olsaydı" demezsiniz. Ama çocuk için bunları kullandığınız an, yani yargıladığınız an, koşullu sevgi başlar. Yargı, koşul koyar. Rekabet ve ödül de bir yargı ortamı yaratır ve kişi kazansa da kaybetse de kendisini değersiz hisseder.
Reklam
Rekabet aynı zamanda yargı ortamı da yaratır. Çocuk, kendi dışındaki bir ölçüte göre sürekli yargılanır. Yargı da kabul görmeyi engellediği için mutsuzluk kaynağıdır. Boşanmış çiftleri inceleyen JohnGottman keşfediyor ki boşanmanın dört ana sebebinden biri eleştiri. Eleştirmek ne demek? "Ben seni olduğun gibi kabul etmiyorum" demek. Yargının olduğu yerde, sevgi olmaz. Çünkü sevginin özünde koşulsuz kabul vardır. Örneğin, denizi seviyorum dediğinizde, denizi değiştirmek hiç aklınızın ucundan geçmez. "Allah kahretsin birazcık daha mavi olsaydı" demezseniz. Ama çocuk için bunları kullandığınız an, yani yargıladığınız an, koşullu sevgi başlar. Yargı, koşul koyar. Rekabet ve ödül de bir yargı ortamı yaratır ve kişi kazansa da, kaybetse de kendisini değersiz hisseder. Kaybedince,ödüle ulaşamadığı, kazanınca da kendi özbenliğiyle değil de davranışlarıyla kabul gördüğü için değersiz hisseder.
Sayfa 143 - Doğan Kitap YayıneviKitabı okudu
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dava
Josef K bir bankada çalışan üst düzey bir yönetici. Bir sabah uyanıyor ve evine koruma tarzı adamlar geliyor, Josef K’ya dava açıldığını söylüyorlar. Dava deyince aklımıza ilk etapta modern hukuk sistemi gelsede bu kitapta bu sisteme aykırı bir yargılanma göreceksiniz. Çünkü ortada ne bir suç var ne bir mahkeme var kimse bu davayla ilgili bir şey
Dava
DavaFranz Kafka · İndigo Yayınları · 201753,5bin okunma
Dalkavuk doğunun ürünüdür, soytarı ise batının. Her ikisi de eski çağlardan beri kurumsallaşmıştır. Kralın soytarısı sarayda özel bir yere sahip olup, tahtın yanında protokolde yer alır. Ancak bir bakarsınız ki soytarı, soylu törenlerin en görkemli anında yerde yatıp yuvarlanarak ortamı karıştırır. Prenslerden kardinallere kadar herkesin ciddiyetini delip, salona öfke, kahkaha, fısıltı ve kaygılarıyla dolar. Soytarı, sadece "evet efendim" demez. Bazı durumlarda efendisini bile mizahla iğneleyebilir, batı dünyasının hoşgörüsünden aldığı cesaretle egemenin yüzüne yergilerini söyleyebilir. Kralın asık suratına rağmen aldırmaz. "Canım bir soytarının söylediğinin soytarılıktan başka bir anlamı olabilir mi ki?" der kral. Soytarı, zanaatında yergileri gülmeceye dönüştürebilen kişidir. Egemenlik tanrıdan değil, güçlü halktan gelirse soyluların gülünç yanlarını ortaya çıkaran bir av köpeği gibidir. Dalkavuk doğuya özgüdür ve iğnesi, yergisi olmaz. Görevi sadece "evet efendim" veya "sepet efendim"le bağlıdır. Osmanlı tarihinde dalkavukluk bolca görülse de, soytarılık kurumsallaşmamıştır. Soytarı balonları iğneleyerek, dalkavuk ise balonları şişirir. Dalkavuklar, yüksek makamlarda, yargı kurumlarında, bilim adamlarının arasında dolaşabilir. Ancak soytarı zaman zaman efendisini uyarırken, dalkavuğun şişirdiği balonlara tutunarak yükselmesi mümkün olmamıştır. Hey gidi dalkavuk, sana soytarı bile denemez çünkü senin için dalkavukluk bir rütbedir. Sen dalkavukluk için belini kırıp ikiye katlanırken, senin görüntüne bile katlanmak ne büyük bir acı. İlhan Selçuk
164 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Tüy Kadar Hafif "Serçelerin inanılmaz yaşamı" 164 syf. "İyilik yapın, mutlu olun ve bırakın serçeler ıslık çalsın." Kitabı bitirdim ve evet yaklaşık onbeş gün geçmiş olmasına rağmen etkisinden artık çıkmam mümkün olmayan bir eserin tüy kadar hafifliği ile geldim. Pencereden kafamızı şöyle uzattığımız da yada balkona çıktığımız
Tüy Kadar Hafif
Tüy Kadar HafifClaus - Peter Hutter · Serenad Yayınları · 20232 okunma
Reklam
.... 1908 Devrimi: Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet 23 Aralık 1876, Haliç Tersanesi’ndeki Bahriye Nezareti’nde İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya-Macaristan, Almanya, Rusya ve Osmanlı heyetleri toplantı hâlindedir. Konu, Osmanlı’nın Balkan toprakları ve büyük devletlerin bu topraklar üzerindeki çıkarlarıydı. Batılı devletler ile Rusya
120 syf.
·
Puan vermedi
IRMAĞIN AKIŞINI BOZMAK İÇİN BOŞLUĞA ATLAYAN ZENDA
Bu kitabı dinlerken aklımdan geçen düşünceler şöyleydi; benden 18 yaş büyükmüş ama hep genç kalacak:) , evinin 5. katından atlarken hiç çığlık atmamış , evi Kızıltoprak’ta ben öğrenciyken oralarda yürürdüm ve sevmezdim o apartmanları..Bir çok kişinin özeneceği ve içinde olmak isteyeceği ev partileri yaşamış.Şair, yazar, aydın bir çevre ile yemiş
Nilgün Marmara
Nilgün MarmaraBetül Şükür · Destek Yayınları · 2021255 okunma
Unutmadık! Unutturmayacağız (!) 19-26 Aralık 1978
45 yıldır kapanmayan yara: Maraş Katliamı! Maraş’ta Alevi Kürtlere yönelik 19 Aralık’ta başlayan ve 26 Aralık 1978’de sona eren, 100'den fazla kişinin hayatını kaybetmesine, yüzlerce kişininse yaralanmasına sebep olan 'Maraş Katliamı'nın 44 yıl dönümü. Türkiye’de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'ne giden yolda en önemli olaylar
122 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.