Dayanaksız ve didinen insan soyu kendi zayıflığını düşünerek öyle bölümler ortaya çıkarır ki,herkes en çok neye gereksinim duyuyorsa orantılı olarak ona ilgi gösterir.
Ve aslında herkes kendi doğrularına göre yaşar,başkalarını kendi doğrularına göre yargılar.Bu bir dışavurum olmasa da içinden yargılar.Kendini çemberin dışında tutar ve reddeder kendi doğruları dışındaki her şeyi.Doğru dediği şeylerin esiri olur zamanla.Bir hapsolmuşlukta yaşar ve aslında o zindanın demirlerinden dışarısı yabancı gelir ona.Gün geçtikçe esaretine tutunur,tutunduğu dal ona acı verse de başka tutunacak dal kalmamıştır ve böylece de mecburiyetinin kölesi olur fark etmeden...