Soruna yol açan kadının bedeni değil, o bedene yatırım yapılma biçimidir. -Butler, 1987:139
Sayfa 11
Massachusetts Üniversitesi’nde sosyal psikolog Robert Feldman insanların ortalama olarak on dakikalık bir konuşmada iki-üç yalan söylediklerini buldu. Diyelim ki bu bir günde söylenen iki yüz yalanın büyük çoğunluğu insanların sohbetleri devam ettirmek amacıyla söylediği cinsten beyaz yalanlar. “Tatil fotoğraflarını elbette görmek isterim” diyeceğiz yanımızda oturan insana, makinesinde beş yüzden fazla fotoğraf olmamasını umut ederek. Bazen ortak bir nokta yakalamak için zararsız bir yalan söyleriz: “Bu harika bir ceket” diye yağlayıp ballayacağız, asıl düşündüğümüz şeyin “Frieda halamın papağanlarından birini giydirmesi için...” olmasına rağmen. Sırf mahcup olmamak için, “Geç kaldığım için özür dilerim - trafik felaketti” diyebiliriz. Aslında trafik yoktu ama çalar saatin düğmesine defalarca bastığını kim itiraf edecek? Beyaz yalanlar sorun değil. Sorun, her gün duyduğunuz, eğer hakikati bilseydiniz kariyeriniz, mesleğiniz, en yakın ilişkileriniz ve kişisel yaşamınızla ilgili kararlarınızı etkileyecek yaklaşık on yalan. -“Bu ilginç bir teklif. Yönetim kuruluna anlatacağım.” -“Sahtekârları dinleme. Bizim öz sermayemiz büyük bir hızla büyüyor.” -“Tam olarak sizin becerilerinize sahip birini arıyoruz. Özgeçmişinizi insan kaynaklarına vereyim.” -“Eğer bu yeni gelişen, hızlı büyüyen bir pazar olmasaydı, size yatırım yapmanızı tavsiye etmezdim.” -“Şikago’dan çıkamadım tatlım. Müşteri ısrarla bir kez daha yemek yemek istedi.” -“Tek bir daire kaldı. Şimdi imzalamanızı tavsiye ederim.”
Reklam
Mantıksızlığa Sarılma
"Nedense bir gelenek ne kadar mantıksızsa ondan kurtulmak o kadar zor oluyor." - Mark Twain "İnandığınız şey ne kadar saçmaysa yaptığınız duygusal yatırım o kadar fazla oluyor.İş bir noktaya geldiği zaman bunun saçma olduğunu kabul etmek,ne kadar saçmaysa kendinizi o kadar aptal hissedeceksiniz .Bu sebeple çok daha cansiperane savunmak zorunda kalıyorsunuz..." - Tevfik Uyar Aynen öyle.Ne kadar mantıksızsa inandıkları o kadar sıkı sarılıyor insanlar inandıklarına .Örnekler: "Dünya düzdür.","Aya gidilmedi.","Gezegenlerin hareketi hayatımızı etkiliyor(astroloji sahte bilimini kast ediyorum)" vs.
İnsanların zihniyetini değiştirmek için kültüre, eğitime yatırım yapmaktan başka çaremiz yok. Kafalar değişmeden, yani kültürel değişimi hızlandırmadan demokrasinin ete kemiğe bürünmesi, bir hayat tarzı olarak kökleşmesi mümkün olamaz.
"Duygusal ilişkiler kısa ömürlü, hesapçı ve benmerkezci olduğunda, kimse kendisinden başkasına duygusal yatırım yapmıyor. Aşk artık insanlardan fedakârlık, bağlanma veya sadakat gibi duygular talep etmiyor. Aşk artık benimle ilgili. Kendimi bulmam, kendimi gerçekleştirmem, özerklik kazanmam ve kişisel olarak gelişmem için bana lazım olan bir şey. Benliğe bu denli çok eğilmek, onu bunca ölçüsüz kutsamak samimi ilişkilerin altını oyuyor. Yakın ilişkiler endişe yüklü. Her ilişki, bir duygusal ıstırap riskini içinde taşıyor. “Dikkat et! İncinebilirsin” diyor kişi kendisine; her ilişki, muhtemel bir infilak."
İkinci bölüm, Köktendincilik
İnsanlık bugün büyük bir genelevde yaşıyor! Birinin, basına, filmlere, moda şovlarına, güzellik yarışmalarına, balo salonlarına, şarap barlarına ve yayın istasyonlarına bakması yeterlidir! Veya çıplak et, kışkırtıcı duruşlara olan delice şehvetini ve edebiyatta, sanatta ve kitle iletişim araçlarında hasta, müstehcen ifadeleri gözlemleyin! Ve bunların hepsine, yasa kıyafeti giyen dolandırıcılık, hile ve şantajın yanı sıra, insanların paraya olan doymazlığını besleyen ve birikim ve yatırım için aşağılık yöntemleri doğuran tefecilik sistemi eklenmelidir.
Sayfa 376 - ALFA- ARAŞTIRMAKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.