Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yakama yapışan hayat Çamura bulaşan, ayağıma takılan Yarınsız günlerden ibaret. Kovaladıkça azalıyor ömrümden Karaladıkça tükeniyor kömürden kalemler. Beyaz sayfaları yıpratıyor... Bin tereddütle süregelen hayaller, Bir tebessümle sönüveren hayatlar var. Benden giderken yavaş adımlarla Ne kadar unutkan olabilir kalbin? Biri senden gittiyse, Unutmak neden bu kadar zor? Düştüyse kalbine kor Ne kalbini yor, Ne de başka birini koy yerine!
İyilik ve ahlaka dayalı bir yaşam süren insanların saf ve aciz olarak görüldüğü bir çağ. Kötülüklerin hakim olduğu bir dünya düzeni. İyi niyetle yaptıklarımızın getirdiği pişmanlıkla yaşama yükü. Uzun süreçte yaşanılan kullanılmışlık hissi. Saygı ve sevgi sınırları içerisinde işleri yürütmekte hayli zorlandığımız zamanlar. İdari işlerin kaplumbağa misali yavaş işlediği bir okulda derslere katılım sağlamak için sayısız okula gitme girişimi ve öğrenci işleriyle diyaloglarda bulundum. Geçirdiğim bu 2 haftalık sürecin sonunda bir şey farkettim. Beyefendilik ve kibarlık bir meziyet değilmiş. Hakkın olanı almak ve haklı çıkmak için bağırıp çağırmak ya da daha kötüsü kesinlikle kibar olmamak gerekiyormuş. Her şeyiyle nefret ettiğin bir çağda yaşam sürmek bazen kendin olmaktan vazgeçmeyi gerektiriyormuş.
Reklam
Bazı kitaplar bitmesin diye daha yavaş okunur. Bazı kitaplar unutulup tekrar okunmak istenir. Bazı yazarlarla dost olmamak elde değil. Bazı karakterler var benden içeri.
"Ben de insanlar yavaş yavaş tükeniyor, her bir kırılma anında bir adım geri geliyorum. Sessiz sedasız çıkıp gidiyorum sonra. Gördüm ki gürültülü gidişlerin bir manası yok. Benim gönlümden eksileceğine, ben eksiliyorum."
Bir kimseyi iyi tanıyor ve söyleyeceği sözleri önceden yüzde yüz kestirebiliyorsanız, o kimsenin söylediklerine artık pek dikkat etmemeye başlarsınız.Çünkü söyledikleri bir tür “tepki” olmaktadır.Bu tür ilişkilerde, iletişim yavaş yavaş ortadan kalkar ve ilginç insan ilişkileri, yerini can sıkıntısına bırakır. Doğan Cüceloğlu—İnsan İnsana
Bu bahara kim aldanırsa ,kokladığı çicekteki zehiri farketmedi . Ama zaman onu yavaş yavaş sindiriyordu. Belli bir zaman sonra hevesleri ,umutları , duyguları körelmişti. Değil sevilmek ,artık sevmeyi bile beceremiyordu . Ve o bahar bir daha gelmedi ...
Reklam
Güneş batarken gökyüzü, altın sarısı bir örtüye bürünür. Bu, gecenin yaklaştığının ve ay ile yıldızların sahneye çıkmaya hazırlandığının işaretidir. Işıklar sönmeye başlar ve karanlığın kolları şehri sarar. Sabahın ilk ışıklarının ufukta görünmesiyle birlikte, ay ve yıldızlar yavaş yavaş kaybolmaya başlar. Güneş, tüm ihtişamıyla gökyüzüne yükselir ve karanlığı aydınlatır. Kuşlar cıvıldamaya başlar ve yeni bir gün başlar.
İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların ''Tecrübe'' dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kesmiş bir insana ''Tecrübeli'' denir. 📜Sigmund Freud
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.