Duyarsızlıklarımız, savurganlığımız, dünyayı fütursuzca sahiplenip ona istediğimizi yapacak haddi kendimizde buluşumuz, hayatlarımız, pamuk ipliğine bağlı, metal, plastik hayatlarımız... Berna Durmaz tüm bu durumları can alıcı diliyle kazıyor zihnimize, farkettiriyor bir bakıma. Özellikle ilk öykü 'Demir Çağı' çok etkileyiciydi, distopik öğelerle bezeli, düpedüz olanı biteni ortaya koyup irdeleyen, bana göre romanı da yazılacak kadar iyi bir öyküydü. Öyküler karanlık, gerçek, acıtıcı olsa da, minicik bir ışık, ufak bir tebessüm, bir kaç kırıntılık umut da yok değildi hani. Severek okudum.