Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Celaleddin Vatandaş

Celaleddin VatandaşHz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 1 yazarı
Yazar
Editör
9.1/10
489 Kişi
2.300
Okunma
228
Beğeni
20,7bin
Görüntülenme

Celaleddin Vatandaş Sözleri ve Alıntıları

Celaleddin Vatandaş sözleri ve alıntılarını, Celaleddin Vatandaş kitap alıntılarını, Celaleddin Vatandaş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kemalzm dini loading..
Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile Kul arasındaki bağlılıktır. Türkiye Cumhuriyetinin resmî dini yoktur. Devlet idaresinde bütün kanunlar, nizamlar ilmin muasır medeniyete temin ettiği esas ve şekillere, dünya ihtiyaçlarına göre yapılır ve tatbik edilir. Din telakkisi vicdanî olduğundan Cumhuriyet din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten aynı tutmayı, milletimizin muasir telakkisinde başlica muvaffakiyet amili görür. Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir" "Dinler vicdanlarda ve mabetlerde kalmalı, maddi hayatın ve dünyanın işlerine karış mamalıdır. Bunun sonucu olarak da hayat tarzında bulunması gereken ilkelerin nereden alınacağı açıklanmış ve planlanan tedricî süreç teorik boyutuyla tamamlanmıştır: Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Milletimizin siyasî, sosyal hayatında, milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır.Bu süreçte gerçekleşmesi planlanan ve gerçekleştirilenleri özetlemesi açısından batılılaştırıcı elit'in ünlü kalemlerinden birisinin ifadeleri konuyu olanca açıklığıyla gözler önüne serer niteliktedir: Kemalizm, ibadetler dışındaki bütün ayet hükümlerini kaldırmıştır İşte, bunların sonucunda Türkiye'ye özgü Resmi/Seküler İslâm oluşturulmuştur. Oluşturulan bu dinin bazı genel özelliklerini şu şekilde belirlemek mümkündür:
Hz. İbrahim nüfusu yüzbinleri bulan bir şehirde, putları kabul etmeyen tek kişiydi.
Sayfa 309
Reklam
Kadının Geldiği Konum
Farklı toplumlarda ve zamanlarda bazı şeylerin mağduru olsa bile her kadın, anne veya eş olarak bir değere sahipti. Fakat modern kültür 'kadını layık olduğu değere kavuşturuyorum' söyleminin arkasından cinsel bir metaya dönüştürmüş, kadın, erkekleri baştan çıkaran bedeniyle bir değer ifade eder hale gelmiştir. Çekicilik, cazibe artık olmazsa olmaz değerlerdir. Güzellik dayatması altında tüketim nesnesine dönüşen kadınlara medya aracılığıyla bir yandan güzel, seksi ve erotik olmaları yönünde açık mesajlar tekrarlanarak verilirken, diğer yandan da erkekler tarafından arzu edilen bir nesne olmaları gerektiğine dair örtük mesajlar verilmektedir. Halbuki dünün dünyasında kadınların ne 35 yaş sendromları vardı, ne bacaklarındaki selüliti görürler, ne de gözünün altında kırışıklıkların oluştuğunun farkına varırlardı. Çünkü onların dünyasında ve zihniyetinde kadını değerli kılan şey bedeni ile değil, kişiliğiyle ve ailevi-toplumsal rolleriyle ilgiliydi. Cinsellik hayatın içerisinde fıtri bir ihtiyaçtı ve karşılanma yolları da belliydi; hayatın eksenine oturmuş bir değer değildi. Genel anlamda ifade etmek gerekirse bugünün dünyasında, bireylerin ne yiyeceğine, ne giyeceğine, tatilini nerede ve nasıl yapacağına kiminle ve nasıl evleneceğine, eşi ve çocuklarıyla ilişkisinin niteliğine, evinin eşyasına ve dizaynına... karar veren imaj danışmanları, inananların gözlerinde ve gönüllerinde Allah'tan daha muktedir duruma gelmişlerdir.
Sayfa 65
Her mü’min yeryüzünde hakkın temsilcisidir.
Sayfa 193
Çünkü hayatı Allah'tan uzaklaştırdıkça; dili, dini,işleri, kazançları, aileyi, beraberlikleri Allah'tan uzak tuttukça gerçekleşecek olan sadece budur.Özgürleşiyoruz derken en kalın zincirlerle bağlanmış kölelere dönüştüğümüzü, özgürce yaşıyoruz derken tüm hayatı kaybettiğimizi,dünyayı kaybedenlerin ise ebediyeti de kaybettiklerini hatırlamadan ölüp gideceğimizi fark ettiğimiz zaman iş işten geçmiş olacaktır..
Modern insan tanrısını öldürüp onun tahtına oturunca cenneti yeryüzünde inşa edebileceğini sandı. Ama ne var ki bunun mümkün olmadığını, daha doğrusu kendisinin her şeye muktedir olmadığını anlaması biraz geç oldu. Cenneti inşa edemedi ama yeryüzünü cehenneme dönüştürmekte zorlanmadı...
Sayfa 84 - PınarKitabı okudu
Reklam
Ulaşılacak şeye ulaştıktan sonra delil aramak da kötüdür, ulaşmadan delil bırakmak da kötü" demişlerdir.
Sayfa 73
Hıristiyan/ seküler Batı dünyası İslam'ı her zaman düşman olarak görmüş, sadece bazı zamanlarda bu düşmanına yönelik gerçek duygularını kısmen örtme ihtiyacı hissetmiştir.
Sayfa 370Kitabı okudu
Başörtüsü için küçük, başka şeyler için büyük çocuklar
Yaşanan cehalet öylesine derinlikli ve kapsamlı bir cehalettir ki, kadının metalaşmasına, cinsiyetinin pazarlanmasına itiraz etmeyenler, kadının başörtüsü takmasına cinsiyetçilik veya özgürlüğün kısıtlanması gerekçesiyle karşı çıkmakta; kız çocukları için başörtüsü takma serbestliği getiren yönetmelik düzenlemelerini ilkellik olarak
Sayfa 150
Aristoteles'e göre kadın ve erkek aynı doğal yapıyla yaratılmamışlardır. Kadınlar erkeklerle kıyaslandığında, zekâdan yoksun varlıklardır. Bu yüzden insanı oluşturan maddenin kadın tarafından, asıl önemli olan zekâ, hareket ve gücün erkek tarafindan sağlandığını savunur.
Sayfa 109 - Açılım Kitap
Reklam
Sadece Allah’a kul olup diğerlerini reddetmek, insanı gerçek manada - yaratılışına uygun boyut ve anlamda- özgür kılar.
Sayfa 151
Türkçe'ye ' Oruç' olarak geçen ve kabul gören kelimenin arapça karşılığı ' Savm'dır. Savm; mana olarak ' birşeyden vazgeçmek, bırakmak' anlamına gelir.
Bilinçlenmek adına güzel bir yazı.
Aile kurumunun her işinde ve yerinde Allah vardır. Böyle olduğu için Müslümanlar nikahlarını, eşleriyle bedensel beraberliklerini Allah'ı referans alan bir sorumlulukla yürütürler. Ama ne var ki bugün hızla her şey değişiyor, değiştiriliyor. Sadece körpe beyinler değil, yaşı yolu yarılamış ve hatta yolun sonuna yaklaşmış olanlar bile karşısında saatler geçirilen TV kanallarının zihinsel iğfaliyle karşı karşıyalar. TV kanallarının hemen hepsinde yer alan dizilerde cinsellik her türlü kural ve ölçütlerden koparılmış bir halde topluma servis ediliyor. Allah'ı kale almanın gerektirdiği ölçü ve sorumluluklar tamamen devre dışı bırakılmış bir halde. Ölçüsüz, kuralsız, kaidesiz beraber likler olması gereken bir şeymiş gibi takdim ediliyor, gösteriliyor. Cinslerin birbirlerinden bedenen hoşlanmaları, beraberliklerinin olması gereken tek kuralı olarak takdim ediliyor. Hål ve durumların günah olup olmadığı hiç bir şekilde hesaba katılmıyor. Böyle olunca da hiç zorlanmadan bir kadın kocasını, koca da karısını aldatabiliyor. Gençler sabah bir sevgili, akşam bir başka sevgili bulabiliyor. Zihinler sadece diğer cinse odak- lanmış durumda. Cinsellik hayatın ekseni, varlığın gayesi olarak algılanır hale getiriliyor. Ve tüm bunlar Allah'ı hesaba katmadan oluşup gelişiyor. Allah'a rağmen şekilleniyor. Sokaklar ise yaşanan sürecin sadece TV ekranlarda kalmadığının örnekleriyle dolup taşıyor.
Günümüz demokratik toplumlarda da hakimiyetin/egemenliğin halka ait olduğu israrlı şekilde vurgulanarak halk ilâhlaştırılır. Ancak aslında bu, gerçekte kendi ilâhlıklarını gizlemek isteyen ileri gelenler'in (tağutların, yöneticilerin, zenginlerin, hatta sanatçıların) oluşturdukları yapay bir sığınaktır. Sahte biçimde ilahlaştırdıkları halkın adına kendileri hüküm koyarak, işlerini yürütürler. Buna da halkın kendi kendini (temsilcileriyle) yönetmesi diyerek halkı aldatmaya ve tağutluklarını devam ettirmeye muvaffak olurlar.
İslam’ın birilerine değil, insanların İslam’a ihtiyacı vardır.
Sayfa 469 - Pınar Yayınevi
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.