Cenk Çalışır 1967 Balıkesir doğumlu. Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü'ni bitirdikten sonra Bursa'ya yerleşti. Basın ve otomobil sektörlerinde değişik departmanlarda görev aldıktan sonra reklam dünyasına yöneldi. Bu karar ile oluşturduğu stüdyosunda reklam ve tanıtım fotoğrafçılığı üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Evli ve bir çocuk babası.
Satranç Cinayetleri, yazarın ilk çalışması.
Kitabın ismi gibi kahramanları da çıkmaz sokaklardan. Kimin hayatı doğarken yazılmış, kiminin ise anne babası tarafından. Bir de hayata tutunamayıp yanlış yollara sapanlar var. Şiddetin, psikolojik baskının insanı nelere sürükleyebileceğinin hikayesini Cenk Çalışır nakış nakış işleyerek biz okurlara sunmuş.
Kitabın kurgusuna sebep olan kişinin ağzından olayları okumak düşündürücüydü. Kavramlar üzerinde durulduğu kadar çocukların duygularının üzerinde durulsa, onlara katıksız sevgi gösterilse eminim hiç kimse yanlış yollara sapmazdı. Çocuklarımızın birey olduğunu kabul etmediğimiz her konuda onları ellerimizle yanlış yollara itelediğimizi umarım bir gün her anne baba anlar. Çocuklara uygulanan şiddetin, aşağılamanın sonuçlarına katlanmak ise hem toplumun hem bireyin hem de ailelerin yıkımına sebep oluyor. Bu konuyu yazarımız kitabında farklı çevrelerde büyüyen ve hayatları bir nokta da kesişen gençlerin üzerinden başarılı bir şekilde aktarmış...
Alınan bir ihbar ile olay yerine gelen Ziya Başkomiser ve ekibi katledilen kişilerin yollarının nasıl kesiştiğini araştırmak için beyin fırtınası yapmaya başlarlar. Yerine oturmayan ise hiç bir ortak noktaları olmayan gençlerin nasıl olup da bir araya geldikleridir. Bu sorunun çözümünü ise Ziya Başkomiser ve ekip arkadaşları Seda, Koray ve Emre bulmak zorundalardır. Zira müdürleri onlara davayı çözüme ulaştırmaları için baskı yapar...
Sofistike bir kurgu. Ben sayfaları merakla çevirdim. Cenk Çalışır'ın kalemi ile 'Beria' adlı eseri ile tanışmıştım ve kesinlikle kitaplarını okumaya devam edeceğim :) Polisiye okurlarına kesinlikle tavsiye ederim.
"Güven ve huzur ortamı yok olduğunda yeni otorite Korku olacak."
Daha ne kadar fazlasına, şiddetlisine, korkuncuna dayanabiliriz acının. İnsanların birbirini kestiği, sokak ortasında adamların akıl almaz bir soğukkanlılıkla kadınları doğradığı, eskiden karşımıza olsa olsa mahallenin delisi çıkacak diye tedirgin geçtiğimiz o karanlık sokaklarda şimdi kanla beslenen canilerin cirit attığı bir dünyaya daha ne kadar dayanabiliriz. Sevgilisini balta ile kesen ruhsuz katillerin evrenine dönüşen, cinayetlerin arasına reklam alınan bir dünyada yaşamayı ne kadar sindireceğiz içimize. Bütün bu olup bitenlerin normalleşmesinin bizi neye dönüştürdüğünü daha ne kadar görmezden geleceğiz. Bunlar soru değil. Bunlar korkunç birere yanıt aslında. Polisiye edebiyatın taze kanlarından Cenk Çalışır, dördüncü kitabı olan Kan Yağmuru’nda sanmayın ki bir hikaye anlatıyor. Bu kitap tam olarak okuru olaya dahil eden, okuru şahit yazan, okuru kanla ıslanmış zifiri bir sokakta köşeye sıkıştıran bir gerçeğin anlatısı.
Kan YağmuruCenk Çalışır · Esen Kitap · 201440 okunma