Georges Politzer kitaplarını, Georges Politzer sözleri ve alıntılarını, Georges Politzer yazarlarını, Georges Politzer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Materyalizm sözcüğünün öz anlamı, doğru anlamı, onun felsefi anlamıdır. Bu anlamda materyalizm, bir dünya anlayışıdır, yani belli ilkelerden hareket ederek doğa görüngülerini ve bunun doğal sonucu olarak toplumsal yaşamın görüngülerini anlama ve yorumlama tarzıdır. Bu "dünya görüşü", her durumda ve koşulda uygulanan çeşitli bilimlerin temelidir. Her çeşit bilimsel çalışmalara sağlam bir temel, kısaca teori denen şeyi sağlayarak, evrenin genel bir açıklamasını oluşturur.
Materyalistlere göre,dünyayı ve maddeyi yaratmış olan tanrı ya da ruh değildir,ama ruhu yaratmış olan dünyadır,maddedir,doğadır.
Tinin kendisi,maddenin en üstün bir ürününden başka bir şey değildir.
''Feuerbach, dinin eleştirisini kökünden geliştirerek, materyalizmin unutulmuş olan temellerini sağlıklı ve gününe uygun bir biçimde yeniden ele alıyor ve böylece çağının filozoflarını etkiliyor.''
Sık Sık şöyle denir. Georges Politzer her şeyden önce Gülüştür. Meydan okumanın Gülüşü; başkaldırmanın değil, devrimcinin Gülüşü; anarşistin değil, devrimcinin Gülüşü; anarşistin değil, tarihin mahkumiyet hükmünden kurtulmak için eski dünyanın güçleriyle açıkça alay eden marksistin Gülüşü Zincirler içinde, Pucheu’nün karşısında, Gestaponun işkenceleri içinde bile, galip gelenin Gülüşü; infaz mangasının karşısında, galip gelenin Gülüşü.
Bazı kimseler başarı kazanmak için başarı şartlarının gerçekleşmiş olmasını yeterli sayarlar. Bu yanlıştır; çünkü bu şartların gerçekleşmiş olduğunu ‘bilmek’ de gerekir. Ve işler karmaşıklaştıkça, durumu bilmenin önemi artar.
Bu uyarılar, demokratik özgürlük, emek ve barış gibi birçok amaçların gerçekleştirilmesi için gereklidir .
Kitabın isminde felsefe yazıyor fakat marksizm, diyalektik materyalizmi vs anlatıyor. Yazarın diğer kitabı da aynı. Bence yanlış isim verilmiş kitaplarına.
Diyalektiğin ilk taslağını yapmak onuru, Yunan filozoflarınındır. Onlar, doğayı bir bütün olarak anlıyorlardı.
Herakleitos, bu bütünün durum değiştirdiğini öğretiyordu:
biz, hiçbir zaman aynı ırmağa girmiyoruz, diyordu.
Öyleyse mutlak bilim yoktur. Her zaman daha öğrenilecek bir şey kalır. Şu halde, her bilim bir yandan bilgisizliği de içinde taşır. Ama, aynı şekilde, mutlak bilgisizlik de yoktur.
Bugünün sorunu nedir? Mülk sahibi olmayanlarda, mülkiyete saygı uyandırmaktır. Bu saygıyı uyandırmak, kendileri mülk sahibi olmayanları mülkiyete inandırmak için bir
tek yol biliyorum: onlan tanrıya inandırmak! Ve seçmeciliğin, şu ya da bu başka bir sistemin belirsiz tanrısına değil, ama Hristiyan dini öğretisinin tanrısına, On Emir'i yazdırmış olan ve hırsızları sonsuza kadar cezalandıran bir tanrıya
inandırmak. İşte mülkiyeti etkili bir şekilde koruyabilecek olan gerçekten halka göre tek inanç budur...
Belirsiz, göze çarpmayan nicel değişikliklerin köklü nitel değişikliklere vardığını söyledik.
Bu demektir ki, nicelik nitelikten, nitelik te nicelikten ayrılamaz, ve