"Belki de ben öte taraftayım," diye düşündü arı bir rahatlık ve mutlulukla ürpererek;
kendini hiçbir zaman kendisiyle bu denli senli benli hissetmemişti.
Hani derler ya herkes başka yerde sanki,sürekli olarak başka bir şey düşünüyor. Sokakta rastladığım yüzler bende çoğu zaman hiza bozulmasın diye yıkılmayan boş evlerin cephesiymiş izlenimi uyandırıyordu.
Çocukluğumdan beri yaşamımın ipini geren derin duygu, içimde giderek kök salan bir kaybolma duygusu olmuştu; bana öyle geliyordu ki yaşamın çevremi ılık bir ışık demeti gibi bütünüyle sardığı büyük çocukluk yolundan başlayıp ara sıra bir saniye için de olsa şaşırıp bomboş kalmış bir sokağın pinti ve köhne yankısını yakalamak için giderek daha tenha yollara sapmış, böylelikle dünyayla teması yitirmiştim. Giderek kasvete bürünen kırsalda, büyük bir ırmak olan haykırışları ufkun gerisinde hiç durmadan çağlayanlar gibi homurdanan en önemli kamuoyu tepkisinden uzakta, yolumdan sapmış olarak yokluğun içinde yol almıştım.
Ruhumuz, iç mırıltılarından ve onu istila eden bir sürü gürültü patırtıdan arınmış, kulağımızda çınlayan o nota ruhumuzun gerçek gücünü bütünüyle harekete geçirip neşesine kavuşmuştur. Böylelikle, bize armağan edilmiş yaşamın içtenliği ölçüsünde gücümüze ve neşemize yeniden kavuşuruz, ne var ki o notanın tınısı kimi zaman pestir ve bizi, bir gezginin mağarayı çınlatan ayak sesleri gibi şaşkınlığa düşürür. Çünkü uyku esnasında içimizde bir gedik açılmış, düşlerimizin zorlamasıyla yeni bir duvar yıkılmıştır ve bundan böyle, kapısı ansızın bir mağaraya açılan, aşina olduğumuz bir odada yaşıyormuş gibi günlerce yaşamamız gerekecektir.
Olta mantarlarının dingin suya battığını gören balıkçı gibi, bedenimden tepeden tırnağa bir dalganın geçtiğini, kendimi bütünüyle bir vazgeçişe bıraktığımı hissettim.
...Benim için sorun, bir sorunun yanıtını vermekti, ürkütücü bir sorunun, şimdiye kadar dünya da kimsenin son nefesine kadar yanıtsız bırakamadığı bir soru nun yanıtını vermekti." "Hangi sorunun?"
Ölü olan kim, yaşayan kim?' sorusunun"...
SON