En Eski Mehmet Cevat Yıldırım kitaplarını, en eski Mehmet Cevat Yıldırım sözleri ve alıntılarını, en eski Mehmet Cevat Yıldırım yazarlarını, en eski Mehmet Cevat Yıldırım yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gözden gönülden uzak bir kasaba, nefret, korku, şüphe içinde sürdürülen hayatlar, nedeni de tanrılığa soyunmuş küçük insanlardan müteşekkil bir çete. Kasabalılar çetenin neden olduğu psikozu paylaşıyor ve çoğaltıyor. İlkel insan davranışları, gütme güdülme güdülenme modelleri, toplumsal olaylarda temel motivasyonlar, tekmili birden nu kitapta, yeni yazardan güzel kitap. #mehmetcevatyıldırım #nedamet
NedametMehmet Cevat Yıldırım · Doğan Kitap · 201624 okunma
Çok büyük beklentilerim vardı okurken lakin yazarın sanki, hikayede geçen ana karakterler arasındaki bir diyalog ta kendi dünya görüşünü empoze ettirmeye çalışıyor bunuda imam ve kimyager arasındaki görüş farkıyla yapmaya çalışıyor da burada kimyagerin Atatürk' e o vasfı yakıştırması kimyager kimliğine yada o sorgulamacı bilim kimliğine uymuyor da yazarın baskısıyla zorla yaptığı sırıtıyor gibi duruyor....
Birde hikaye ne nedir bunca yaratık neden saldırıyor asıl konu ne onu hiç anlatmıyor asıl konu yok.İmam ana karakter olarak çok pasif.. Çok güzel bir konu hikaye ama anlatılamamış kağıda dökülememiş gibi geldi.
KabusnâmeMehmet Cevat Yıldırım · Doğan Kitap · 201321 okunma
1940ların Edirnesinde geçen birazcık fantastik bir roman. Edebiyat açısından hiç bir yaratıcılık unsuru taşımıyor. Satır aralarında yazarın serpmeye çalıştığı felsefi psikolojik ve teolojik cümleler yetersiz ve isabetsiz. Hiç bir süprizi olmayan, edebiyat açısından önemsiz, korku ve fantastik edebiyat literatüründe yer almayacak vakit ayırmaya ve kitaplıkta tutmaya değmeyecek kadar vasat bir roman... asla tavsiye etmediğim gibi niye bunları yazarlar onu da hiç bilemem.
KabusnâmeMehmet Cevat Yıldırım · Doğan Kitap · 201321 okunma
Uzun zamandır öykü kitabı okumamıştım.Bu kitabı gördüğüm an adı dikkatimi çekti ve kitabın arka kapagina bile bakmadan almaya karar verdim.Belki de kitapçıda kitabı gördüğümde küçükken evden kaçıp abimle birlikte etrafı keşfe çıktığımız günleri hatırlamış olduğumdandır.Türkçenin usta kalemlerinin evden kaçış veya geride kalış anlatıları bu kitapta toplanmış.İcerisindeki bütün öyküler beni çok içine çekmese de,İlk öykü olan Orhan Pamuk'tan "pencereden bakmak" ve son öykü Ayşe Sarısayın'ın "kırkıncı oda" en beğendiğim öyküler oldu.Öykülerde kimi kaybettiği çocuğunu ,kimi özlem duyduğu çocukluğunu,kimi ait olduğu yeri aramak için evden kaçma çabaları. Tabiki anlatılanlar sadece evden kaçanların değil, kaçanların ardından kalanların da öyküleri.Öykülerde, sadece fiziksel kaçışları değil,ruhsal kaçışları da okuyoruz.Tren istasyonunda bir banka oturup, banliyö trenlerini izleyip, her şeyi ardında bırakarak çekip gitmek için değil de,gitmeyi hayal etmek için o istasyona gelenler de var.Aslında hepimizin içinde yokmudur;kimselerin bizi tanımadığı bir yerde kendimizi daha özgür hissetmek isteği.
Herkesin kendinden birşeyler bulabileceği (çok fazla beklentiniz yoksa) sıkılmadan okuyacagınızı düşündüğüm bir öykü kitabı.....
Bazen eve dönmemek iyi mi gelir insana? Olduğun durumdan kaçmak, kaybolmak veya başka yerlerin özlemi dolar mı insanın içine?
24 kalem var bu kitapta, hepsi birbirinden bağımsız ama uzak bir bakıştan tanıdık duygular barındırıyor öykülerde. Kimi çocukluğunun kimi hayallerinin peşinde ama hepsi "acabalı" her biri "arayış" içinde buluyor kendi yollarını...
Lugatlarımızda "harikulade" kelimesi ile bağdaşır bu metin. Neden?
İtiraf zamanı okur; sende ben de, komşu kızı ya da okulun en popüler çocuğuda bir gün olsun uzaklaşmak evden kaçıp izimizi kaybettirmek istemedik mi?
Kendi itirafını bulup kendi seçtiğin yoldan gitmek için 24 öykü seni bekliyor. Bir kendini arayış, keşkelerin bir sihirli değnek gibi gerçekleştirme öyküsü bu! Hazırsan başla birinden...
#evdenkaçmanınyolları #defnesuman #doğankitap
Bulunduğu yere sığamayan ya da bulunduğu yere sığamamış kişilerin arkasında kalan insanların öykülerini bizlerle paylaşan bir seçki.
Bir tarafı göçmen olan ve gitme kavramı üzerinde kafa yoran kişilerin hevesle okuyacağını düşündüğüm öyküler var bu seçkide. İlk fırsatta bazı öykülerini okumak istediğim birkaç yazar keşfetmiş oldum.
Düşünüyorum da hiç tamamlanmış hissetmezdim ben, hep yarım öyle, bölük pörçük, buradayken orayı, oradayken şurayı özleyen biriydim. Şimdi iyiyim. Dolaşıp duruyorum. Henüz bilmediklerim öyle çok ki. Acelem de yok.
Evden ayrılma ya da eve geri dönme ile alakalı 24 öykü barındırıyor. Takip ettiğim 4-5 yazarı bu derlemede görünce, hemen edinmek istedim. Geldiği ilk haftada da tükettim. 3 öykü hariç beklediğimi bulamadım. Sanki birileri "bir ay içerisinde bir seçki yapıyoruz buraya 3-4 sayfa bir şeyler karalar mısın" demiş de bu kitap ortaya çıkmış gibi hissettirdi. Kurgusuz metinlerde bu havayı alıyorum genelde ve öykülerin çoğu kurgusuz. Betimler maalesef kuvvetsiz, içerik keyifsiz. Kaldı ki şahsen en netameli öykülerde bile keyif alabilen biriyim. Güzel yanlarına geçelim. Orhan Pamuk, Ayşe Sarısayın ve Ayşen Bayazıt Melik'in öyküleri ise çok çok iyiydi. Özellikle Orhan Pamuk'un hikayesi, romana evrilebilecek derecede güzeldi, çocukluğumuza kaçmanın yollarını anlatmış resmen. Sırf bu hikaye için alınabilir.
"Bense ayaklarımın altında duran rögar kapağını düşünüyorum. Yağmur sularının aktığı ve hepimizin atıklarının toplandığı, foseptiklere açılan o gizli geçidi. Dev bir sifonun çekilmesiyle hepimizin oraya aktığını hayal ediyorum. Orada birleştiğimizi."
"korkuyla bağıran bir korna sesi... Seninle aynı anda dönüp bakıyoruz. Çok geç senin için. İçimde patlayan kahkahayla balkonun hizasına kadar fırlıyor bedenin. Havadayken göz göze geliyoruz. Bir an... asılı kalıyorsun sanki, ellerini uzatıyorsun bana.. geri çekiliyorum... Yere düştüğünde çıkacak o mide bulandırıcı sesi özlüyorum. Geliyor da. Samanla doldurulmuşsun gibi, yere çarpınca karnın patlıyor birden, ne varsa içinde hepsi sokağa yayılıyor, bağırsakların, böbreklerin... kalbin.. varmış.. işte ne varsa içinde..."