Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali İpek

Ali İpekGidelim Buralardan Muhlis yazarı
Yazar
7.6/10
30 Kişi
344
Okunma
14
Beğeni
2.579
Görüntülenme

Okurlar

14 okur beğendi.
344 okur okudu.
11 okur okuyor.
103 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
“En büyük yük eşya zannederdim bugüne kadar. Meğer asıl ağır olan emanet cümlelermiş.”
Sayfa 71 - İletişim Yayınları, “Başkasının Rüyasına Girmedim Hiç”
“..Nerede taş değse ayağına evine koşmaz mısın? İnsan dediğin, gömülmek istediği yerden ne kadar uzakta yaşayabilir ki?”
Sayfa 10 - İletişim Yayınları, “Buralar”
Reklam
Aşkı senden sonra unuttum Zeynep. Sen aşkın en güzel haliydin.
"Aşk bitince aşkla bakmak da bitiyormuş," dedi içinden ve ekledi: "O yüzden eski tatları, bilindik kokuları arayıp duruyorum her yerde."
Sayfa 69
Gözlerini geleceğe kapayıp, geçmişi unutmak istiyorsun.
"Nerede taş değse ayağına evine koşmaz mısın? İnsan dediğin, gömülmek istediği yerden ne kadar uzakta yaşayabilir ki? Nereye gidersek gidelim dudaklarımızdan çıkmayacak mı buralar?"
İnsan bazen bir saç tokasına yenilir Zeynep.
"Bazen terliğin teki hiç ummadığın anda ummadık yerde önüne düşer, hayatını alt üst eder. Neye uğradığını şaşırırsın. O vakitten sonra istesen bile hiçbir şey eskisi gibi olamaz."
Aşk çaba gerektirmez ama aşkla kalmak emek ister.
Ali İpek
Ali İpek
Reklam
Kimse yok ile kimsem yok aynı şey değil
Ali İpek
Ali İpek

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
75 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Herkesin birbirinin günahını dahi bildiği, sadece yolu düşenlerin geldiği bir kasabada geçer hikaye. Adına değişik hikayeler söylenmiş Köreken kasabasında. Muhlis bu kasabada doğmuş büyümüş, yalnızlığı kendine kader bilmiş, her şeyi bırakıp gitmek istemesine rağmen bir türlü o cesareti gösterememiş küçük dünyasında yaşayan bir adam, taa ki aşka düşene, Nurgül "Gidelim buralardan Muhlis" diyene kadar. "ben takatimi pencere önünde yetiştireceğimiz çiçeklere, kapıda beni karşılarken elimden alacağın poşetlere, kışlık kavanozların sıkışmış kapaklarına ayırmıştım. Bugün böyle bitmeseydi seni kimselerin sevmediği kadar sevecektim Nurgül" diyemeyen Muhlis, hep gitmekle kalmak arasında bocalayıp durdu hikaye boyunca. 75 sayfalık az hacmine karşın anlattıklarıyla çok çok dolu bir kısa roman Ali İpek'in Gidelim Buralardan Muhlis'i. Hayal kırıklıkları, ayrılık, belki aldatılma acısı, terk etme, gitme, yalnızlık, yersizlik ve yurtsuzluk hissi, hastalık, ölüm, ama her şeye rağmen aşk gibi yaşamın parçası olan insana dair pek çok şey var bu güzel kitapta. Bizim yolumuz nasıl kesişti bilmiyorum ama okuduktan sonra iyi ki okumuşum dediklerimden oldu Gidelim Buralardan Muhlis. Yazarın dilini ve anlatımını da hem çok başarılı buldum hem de çok sevdim. Bundan sonra çıkan son kitap Kimsenin Ölmediği Bir Cinayet Öyküsü'nü okumak da farz oldu tabii. Ben çok sevdim. Okuyun bence, sizler de seversiniz....
Gidelim Buralardan Muhlis
Gidelim Buralardan MuhlisAli İpek · İletişim Yayınevi · 0259 okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Ehl-i Beyt ile Abbasîler arasındaki ilişkiyi irdeleyen bu eser, konusundan anlaşılacağı gibi spesifik bir kitap; bu yüzden daha çok alanın meraklılarına hitap ediyor. Açıkçası Ali hocanın üslubu akademik olmasına karşın yer yer subjektif yorumlara kaymış. Böyle yapmasına gerek var mıydı, açıkçası ben de bilmiyorum. Ama sanki yapmasa daha iyi olurmuş... Eserde kullanılan kaynaklar güvenilirlik açısından önemli. Bu meselede tam puanı hak ediyor. Kaynakların zaman zaman tenkit edilmesi de çok değerliydi. Bu alanın uzmanı olduğunu mezkûr eseriyle bir kez daha ispat etmiş Ali İpek hoca. Bu yüzden kendisini tebrik etmek lazım.
Ehl-i Beyt Hilafet İlişkileri: Abbasiler Dönemi 750 - 833
Ehl-i Beyt Hilafet İlişkileri: Abbasiler Dönemi 750 - 833Ali İpek · Zafer Ofset Yayınları · 20203 okunma
125 syf.
·
Puan vermedi
Ali İpek’ten okuduğum ikinci kitap. Yazarın kurgusu gerçekten başarılı. Kitapta anneleri tarafından terk edilen 3 meczup kardeşin bu acıyla baş etme yöntemlerine tanık oluyor ve hepsini ayrı ayrı psikolojik olarak tahlil ediyoruz. (Bu anlamda beni en çok güvercinlerin peşinden giden Nizam etkiledi) Ve tabii tüm bunları yaparken ortada adli bir olay var yani daha doğrusu ‘kimsenin ölmediği bir cinayet’ öyküsü var. Gizemli ‘yeşil ceket’in aslında neyi temsil ettiğini öğrenince tüylerim diken diken oldu. Bu arada asıl cinayeti bence çocuklarına veda bile etmeden terk eden anne işliyor. Ama burada da şöyle bir soru çıkıyor karşımıza ? Hayatının tüm sıradanlığına , cefakarlığına , mutsuzluğuna rağmen yine de çocukları için kalsa mıydı ? Ülkemizin kırsal kesimlerini inceleyince bu tarz aile ilişkilerini çokça görüyoruz malesef. Kitabın en sonunda yer alan annenin mektubunda eşine yazdığı şu kısım da etkiledi beni ‘Bir gün ateşler içinde yattığımda mutfağa geçip tel şehriyeli pilav , türlü ve cacık yapmıştın. Yapabiliyor olmanı gördüğümde evden aç gittiğin zamanlarda sana üzüldüğüm hâller geldi aklıma. O vakit senden çok kendime üzülmüştüm. Yetersiz hissetmiştim.’ Şimdi anneyi sadece evin işlerini yapmak/çocuklarına bakmak olarak gören düzene mi kızalım ? Evlatlarını bırakıp giden anneye mi ? Böyle yaşamlarda olan çocuklara oluyor. Ve bu çocuklar kaç yaşlarına gelirlerse gelsinler ‘bazı’ şeyleri aşamıyorlar. Kitapta bunun kurgusunu okuyoruz aslında.
Kimsenin Ölmediği Bir Cinayet Öyküsü
Kimsenin Ölmediği Bir Cinayet ÖyküsüAli İpek · İletişim Yayınları · 202363 okunma