“İstanbul’da var mı böyle simit?” diye sordu.
“Olmaz mı abi? Ne yaptın?”
“Yok tabi oğlum, Ankara sadece simidiyle bile İstanbul’dan daha yaşanılır bir şehir.”
“...Hayatı boyunca görmediği bir kedinin hangi mantıkla şehrin amblemi yapıldığını hala çözemiyordu. Ama tüm bunlardan şikayet etmek de aklına gelmiyordu. Ankara, üzerinde fazla düşünmeyince güzeldi.”
Ölüm, hayatlar arasındaki eşitsizliği bitiriyor olmalıydı. Oysa insanlar bu eşitliği bozmak istiyormuş gibi farklı farklı mezarlar yaptırıyordu; granitten, mermerden, andezitten, betondan ya da kafeslerle örülmüş demirlerden
Birden, annesinin babasının ölümü hakkında söylediği bir sözü geldi aklına; “Her acının bir zaman aşımı var!”, onun acıları da zaman aşımına mı uğramıştı?