Şol mürid-i pır-i aşkuz kim hilâfet isterüz
Hâsılı bu yolda güstâhuz icazet isterüz
Nola himmet etseler yârun diyâr-ı vuslatın
Biz de bu aşk erlerinden bir vilâyet isterüz
Tâ kıyamet râh-ı aşkunda ölüb dirilmeğe
Bir güzel maksudumuz amma kıyamet isterüz
Tâlibüz biz fitne-i âhır zamana dostlar
Gör nice divâneler olduk ki âfet isterüz
Ey Hayâlî gerçek erler eşiğinde soyunub Bu yalan dünyâ libâsından feragat isterüz
Aşk içinde cânı teslim etmedür tedbîrümüz
Böyle ta'lîm eyledi evvel nefesde pirümüz
Kays bir dîvâne-i bı-kayd imiş likin bizüm
'Âleme sît-ü-sadâ salmışdürür zencirümüz
Kîmyâ-yi aşka biz mâliklerüz tâlib bize
Bir kara toprağ ise altun eder iksîrümüz
Sâki-i bezm-i kazâdur kâse-i ser sâğarı
Mey yerine kan sürer ol bezmde şemşirümüz
Ey Hayâli biz Kelâmullah-ı nâtık olalı
On sekiz bin âlem olmuşdur bizüm tefsîrümüz
"youtu.be/Ew8_unY9QhA?si=...
Nur Yoldaş
Mahur
"Bihamdillah ki bî nâm u nişanız âdımız yoktur
dil-i viranemizden özge bir abadımız yoktur
ezelden mazhar-ı ışkız bizim icadımız yoktur
elemler cümle bizdendir anâ isnadımız yoktur
belâ dildendir ol dildâr elinden dadımız yoktur
gönüldendir şikâyet kimseden feryadımız
Bir libâs-ı cevri her gün eğnine gerdün geyer
Kanlu yaşlardan ve lâkin dâmenin pür-hun geyer
Yoluna şol hâk olanlar yüzlerin sürsün deyu
Nâz - perverdüm libâs-ı şiveyi uzun geyer
Geh Selimi sarınur gâhî Süleymâni yürür
Key yaraşur her ne kim geyse aceb mevzun geyer
Merdüm-ü didemdedür dâ’im hayâl-i hâl-i yâr
Lâ-cerem ayyâr olanlar câme-i şeb-gün geyer
Bir libâs-ı lûtf u sultânîdürür nazm-ı şerif
Ey Hayâli bu libâsı sanma kim her dûn geyer
Başumda müy-u jülîde tenümde taze dâğum var
Melâmet mülkünün sultâniyem tuğum otağum var
Diyâr-ı süzün oldum şem gibi ben de serdârı
Nice Ferhâd ile Mecnun gibi yanar çerâğum var
Fezâ-yi aşkde ben ol nihâl-i ser-ferâzam kim
Nihâl i Sidre üzre saye salmış bir budağum var
Sipâh-ı guşşa-vü-gamdan beni saklar penâhında
Yüzünde hâl-i miskînün gibi bir kara dağum var
Hayâli şah-ı aşk oldum dahi bu akl-ı hercâyî
Gönül mülküne ayak basmasun muhkem yasağum var
Nâr-ı dilden zâhir etsem bir şerer âlem yanar
Dursa bir dem sîne-i süzânum içre gam yanar
Bu hamide kad ile yandum mahabbet oduna
Bana nisbet mâh-ı nev nâr-ı şafakda kem yanar
Sanma kan ağlamadan germ oldu nâr-ı hasretün
Düddur müjgânlarum bu dide-i pür-nem yanar
Kaysa eydün ben belâ deştinde ser gerdân iken
Uğramasun yanuma billahi ol sersem yanar
Gel Hayâlînün teninde dâğ-ı İbrâhime bak
Bu kadar ancak çerâğ-ı Hazret-i Edhem yanar
Katı gönlün dostum cism-î lâtîfinde senim
Gûyiyâ sâfî sunun içinde seng-i hâredir
Çeviri:
(Ey sevgili!) Güzel görünüşünde katı gönlün
Sanki saf suyun içindeki çok sert taş gibi duruyor.
Hayali
Cism-î latif: beş duyu ile idrak edilemeyen
Sendg-i hâre: sert taş
Gelmege havf eder hvâb hayâli gözine
Olalı yaşı ile bahr-i muhit etrafı
Çeviri:
Hayalinin gözyaşlarının etrafı okyanus olduğundan beri
Uyku gözüne gelmeye korkar
/
Hayali
Havf etmek: korkmak
Hvâb: uyku
Olalı: -dan beri
Bahr: deniz
Muhit: büyük, etraflıca