Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İbrahim Tellioğlu

İbrahim TellioğluFethedilenlerin Gözüyle Anadolu’nun Fethi yazarı
Yazar
Editör
8.5/10
19 Kişi
52
Okunma
10
Beğeni
2.019
Görüntülenme

İbrahim Tellioğlu Gönderileri

İbrahim Tellioğlu kitaplarını, İbrahim Tellioğlu sözleri ve alıntılarını, İbrahim Tellioğlu yazarlarını, İbrahim Tellioğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şeyh Cüneyt'in 1460 yılında ölümünden sonra faaliyetlerini, Uzun Hasan'ın kız kardeşinden doğan oğlu Haydar devam ettirmiştir. Şeyh Haydar'ın ilk yılları Anadolu'daki teşkilatı geliştirmek ve müritlerin sayısını artırmak faaliyetleriyle geçmiştir. Ayrıca Haydar, müritlerine on iki dilimli, üzerine beyaz bir tülbent sarılan sürahi biçiminde kızıl bir tác giydirmiş ve bundan dolayı da mensuplarına "Kızılbaş" adı verilmiştir. Zaten Safevi tarikatının Anadolulu müritlerinin de -Türk oymakları ve köylülerinden oldukları için- giydikleri börkün renginin kızıl olması tabii idi. Böylece bu ad, Türkmenler arasında hiç yadırganmamış ve hatta benimsenmiştir. Kızılbaş, Safevi Devleti'nin kuruluşuna katılan, onun asıl dayanağını teşkil eden ve devlet katında imtiyazlı unsur demektir. Dolayısıyla Kızılbaşlığın merkezinde Safevi taraftarlığı yer almaktadır. Kızılbaşlar, ağırlıklı olarak Oğuz grubu Türkmenleri olup hayvancılıkla geçinen göçebe boylar idiler. Bunlar zamanla Safevi askeri aristokrasisinin temelini oluşturmuşlardır.
Sayfa 177 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Attaleiates'in Romalılarla Selçuklular arasındaki ittifakla ilgili olarak yaptığı benzetme ise oldukça manidardır: "Böylece Davud peygamberin sözü gerçekleşti: Kuzular kurtlarla ve parslar oğlaklarla birlikte otlayacak."
Sayfa 96 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Reklam
23 Mayıs 1040'ta Dandanakan'da yapılan savaşta Selçuklular çok büyük bir zafer kazandı. Bu zaferin ardından kurulan Büyük Selçuklu Devleti'nin ilk hükümdarı olan Tuğrul Bey zamanında, 1021'de Çağrı Bey'den müjdesini aldıkları yurtları fethetmek üzere faaliyete başlandı. 1045'te Gence önlerindeki ilk karşılaşmayla Romalılar ile Selçukluların Kafkasya ve Doğu Anadolu için hakimiyet mücadelesi ile başlamış oldu...
Sayfa 50 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Anadolu'nun fethinde dönüm noktası olaylardan birisi Çağrı Bey'in batı seferidir. Bu seferin gerçekleşmesindeki temel sebep Gaznelilerle Karahanlılar arasında sıkışıp kalan Oğuzların Kınık boyuna mensup Türkmenlere yurt bulmaktır...
Sayfa 45 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
136 syf.
6/10 puan verdi
Malazgirt Savaşı'ndan önceki dönemi ve savaşın 100 sene ilerisine kadar geçen zamanı anlatmasına rağmen çok yeterli bir kitap olarak bulmadım. Kitabın adı, "Fethedilenlerin Gözüyle Anadolu'nun Fethi" ancak birçok yerinde Bizanslıların içinde bulunduğu ruhani durum yeteri kadar tasvir edilememiş. Kitap kısa yazılmış bir kitap... Çok ciddi bir inceleme sonucu yazılan bu kitabın en az iki katı daha uzun olup daha fazla bilgi içermesi gerektiğini düşünüyorum. Birçok yerde kaynak eser isimleri paylaşılmış ve çoğunda da Selçukluların Anadolu'ya doğru yürüyüşü için, şu kaynaklarda oldukça önemli bilgiler var denilerek ya da şu kitaptan okunması gerekir gibi, bilginin nerede olduğu işaret eden cümleler göze çarpıyor. Sonuç olarak dönem hakkında yeterli bilgiye sahipseniz, bu kitap bir çeşit bilgileriniz tazeleme kitabı olabilir. Ancak konuya yeni giriyorsanız daha kapsamlı bir kitap okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar :)
Fethedilenlerin Gözüyle Anadolu’nun Fethi
Fethedilenlerin Gözüyle Anadolu’nun Fethiİbrahim Tellioğlu · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 202020 okunma
Taceddinoğulları
XIII. yüzyılın başlarından itibaren Türklere yurt olmuş bu yerlerde Taceddinoğlu varlığı o kadar etkili olmuştur ki Trabzon Rumları bu beylikle dostluk kurma lüzumu hissetmiştir. Asker sayısı 6.000 ile 12.000 arasında değişen Taceddinoğullarının beylikleri yıkıldıktan sonra bile Çarşamba ve çevresindeki ağırlıklarının devam ettiği, 1456'da Trabzon'u kuşatacak ordu çıkarmalarından bellidir. İmparatorluk olarak adlandırılan Komnenosların başkenti Trabzon'da aynı tarihlerde Çarşamba beyliğinin ordusundan daha az insan yaşıyor olması, esasında Taceddinoğullarının insan kaynağı bakımından bölgede ne kadar önemli bir yer tuttuğunu gösterir.
Sayfa 196 - İlkadım Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
Reklam
Tarihi kaynaklarda ilk defa Samsun isminin geçmesi
Selçuklu tarihçilerinin eserlerindeki çeşitli bilgilerden Moğollar devrinde Samsun'un durumu hakkında çeşitli sonuçlar çıkarmak mümkündür. Dönemin en önemli kaynaklarından birisi olan Aksarayî, 1258'e ait bir hadiseyi anlatırken ilk kez Samsun adını telaffuz eder. O zamana kadar Canit olarak adlandırılan bölge, Moğolların Selçuklu ülkesini iki kardeş arasında pay etmesi sırasında Samsun olarak anılmaya başlanmıştır. "...Sivas'tan Sinop ve Samsun sahiline kadar olan Danişmendiye vilayeti Sultan....."
Sayfa 139 - İlkadım Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
Rum, Roma, Yunan...
Doğu Roma İmparatorluğu'nun VI. yüzyılda yöre halklarını devlete bağlamak için Hıristiyanlığı resmî din, Grekçeyi de ibadet dili haline getirmesi Amisos'un da dahil olduğu bölgede önemli değişikliklere yol açtı. Bir Bizans tarihçisinin ifadesiyle "Romalıların tanrısını ve imparatorunu" tanıyan farklı kökenden topluluklar böylece İranlılardan uzak duracaktı. Ancak bu devirden sonra kaynaklarda Karadeniz bölgesinin yerlileri olarak geçen toplulukların ismi anılmaz olmuştur. Demek ki bu topluluklar bir süre sonra dil ve dinlerini değiştirmenin tesiriyle kimliklerini yitirerek başka bir isim altında yaşamaya başlamıştır. Bu isim, Arapların Roma vatandaşı anlamında kullandığı Rum'dur. Hem koloniciler hem de o devirden beri bölgede yaşayanlar Ortodoksluk potasında erimiş ve ortaya Rum adı verilen karışım çıkmıştır. Bugün yaygın olarak kullanıldığı üzere Rum ve Yunanlı kavramları birbirinin aynı şeyler değildi.
Sayfa 85 - İlkadım Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
“MÖ 336’da Makedonyalı iskender’in ordularını uzun süre durdurabilecek bir sayı ile bölgeyi yurt tutmaları Türklerin Anadolu’daki varlığının derinliği açısından önemlidir.”
Sayfa 15
“İbrahim kafesoğlu gibi önemli bir alim mevcuttaki bilgilere dayanarak 1980’li yıllarda Anadolu’ya gelen ilk Türkler olarak 395’te ülkeye keşif akını düzenleyen Hunları göstermekteydi.”
Sayfa 11
Reklam
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah.
Melikşah'tan bahseden hiçbir Ermeni kaynağında olumsuz bir ifadeye rastlamanız mümkün değildir.
Sayfa 101 - Bilge Kültür Sanat
Gürcistan'da Türkler...
Antropolojik farklılık sebebiyle Kıpçakları, Gürcülerden ayırmak hiç de zor değildir. Büyük ölçüde brakisefal ve hiperbrakisefal kafa yapısına sahip olan; düz, ince burunlu, çoğunlukla siyah saçlı ve ela gözlü olan Gürcüler'in üçte birini oluşturan açık tenli, sarışın, mavi gözlü, çengel burunlu, yüksek ve geniş alınlı grup günümüze kadar varlığını devam ettirmektedir ki, bu daha önce bahsedildiği üzere Kıpçaklara mahsus antropolojik özelliklerdir. Kaynaklarda Gürcü olarak anılan Kıpçaklar, özellikle Türkler tarafından Sağ Gürcistan ya da Terekeme Gürcistan'ı olarak bilinen kısımda inanç, giyim- kuşam, yiyecek, ölçü ve musiki unsurlarıyla günümüze kadar baskın unsur olarak yaşamaktadır.
Sayfa 132Kitabı okudu
Kraliçe Tamara çağında o kadar şöhret kazanmıştır ki, çeşitli milletlere mensup pek çok yazar ve şair onun hakkında övgü dolu eserler yazmıştı. Gürcüler de Tamara'ya Kraliçe/dedopali yerine Kral/mepe unvanı vererek onun gücünü vurgulamak istemişlerdir.
Sayfa 106Kitabı okudu
Gürcistan...
Gürcüler ilk ataları Kartlos'a izafeten kendilerine Kartvel derken, Tiflis ve çevresindeki düzlük alanda yer bulunan anayurtlarına Kartli ismini vermişlerdir. Gürcülerin siyasi birliğini sağlamaya çalıştığı XI. yüzyıldan sonra ise buraya Kartvellerin vatanı anlamına gelen Sakartvelo demeye başlamışlardır.
Kıpçaklar, Türk toplulukları içerisinde sarışın, beyaz tenli, mavi gözlü antropolojik özelliklere sahip tek gruptur. Onlarla temas etmiş milletlerin pek çoğu, Kıpçakların çok güzel bir ırka mensup olduklarını, hele kadınlarının güzellikleri ile tanındıklarını anlatan kayıtlar bırakmışlardır.
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.