Aydınlığı Giyinenler (2011) ve Yarın Düşerken (2013) isimli iki şiir kitabı yayınladı. Birçok edebiyat dergisinde yer alan şiirlerinde genellikle, diyalektik bir bakış açısı ve toplumcu-gerçekçi bir imgelem sergiledi.
Dokuz yıl boyunca üzerinde çalıştığı Kaybolan Düşler Senfonisi isimli ilk romanı 2017 yılında yayınladı. Bir nesnenin yarattığı durumu anlatmaktan ziyade o nesnenin varlığı ile uğraşmayı temel kabul gören yazar, edebiyat dışında tiyatro ve sinema ile de ilgilenmektedir.
Merhaba 💫
👉İletiye yorum yapamayan, iletiyi beğenip paylaşamayan arkadaşlar, bu durum benden kaynaklı değildir. Etkinlik için, engellediğim okurların engelini kaldırmıştım.👈
Bizler okur'uz değil mi sevgili 1K? İskender pala okuyoruz. Sezai Karakoç okuyoruz. Didem Madak okuyoruz. Rasim Özdenören okuyoruz vs. Güzel.. Bundan yana sorun
Uzun zamandır soluksuz okuduğum ilk kitap oldu. Aslında itiraf etmek gerekirse biraz ön yargım vardı ve okumakta tereddüt etmiştim.Kitap kargodan geldi, kapağını okudum, sonra sayfalarını çevirmeye başladım.Bir de baktım ki bitmiş.
Kitabın konusu ilgi çekici.Yazarın dili yalın, cümleler kısa ve anlaşılır.Bu ikisi birleşince de hemen bitiveren bir kitap çıkıyor karşımıza.Yeraltı edebiyatına daha yakın tür olarak.Cümleler bana yer yer Chuck Palahniuk yer yer Bukowski kimi zaman da Ali Lidar ve İlhami Algör okuyor tadı verdi ve bundan da çok keyif aldım açıkçası. Karakterler ve olay örgüsü yoğun olmasına rağmen dinamikleri sağlam bir kitap olmuş. En çok etkilendiğim kısım Bay Şair ile Teoman arasında geçen konuşmalar oldu.
Başarılı bir kurgu, kitabın da yazarın da yolu açık olsun.
siir gibi bir kitaptı yazarla şimdiye kadar niye tanışmadım diye düşünmeden edemedim kelime oyunlari mükemmeldi dönüp dönüp okuduğum satırlar çok oldu . dili yalındı kurgu gayet başarılıydı tadında küfür argo vardi sonunda kafam iyice karıştı şimdi hangi karakter gerçekten vardi hangisi hayal urunuydu kim gerçekti kim degil bi ara bende sizofrenmiyim acaba dedim ve bu kitabı okuyunca ülkemden umudumu kesmemeye karar verdim bir gençlik var ve gümbür gümbür geliyor
Ne yazsam bilemedim çünkü kitabın kapağını az önce kapattım ve ne düşüneceğimi bilemedim. Her seferinde “hımmm,şimdi olay anlaşıldı” dedim ama aslında anlaşılmadığını gördüm. Anlatılmaya çalışılan şey gerçeklik olgusu,ama kime göre neye göre gerçeklik? olaylar kesişiyor,benzerlik de var. Evet,gerçek diyorum. Ama başkaları giriyor araya,”öyle bir şey yok” hissi uyanıyor. Açıkçası allak bullak oldum. Her bölüm arasında düşündüm. Biraz gezdim dolaştım öyle devam ettim okumaya. Kurgu güzeldi,özellikle de alakasız gibi başlayan olayların en olmadık yerde birbirine bağlanması çok hoşuma gitti. Polisiye tercihimdir, her tür okumama rağmen. Kitap polisiye değildi ama bir an öyle sandım çünkü bir polisiye kadar oynayabiliyor aklınızın ipleri ile. Tahminlerimden sadece Rıza ile Meyra arasındaki ilişki tuttu. Hala anlatılanların hepsi hayal miydi,gerçek miydi karar veremedim. Sürükleyici anlatımı yalın türkçe kelimelerin kullanılması sayesinde bozulmadan aktı gitti. Biraz noktalama hatası vardı ve gerildim ama bu yazarın değil editörün suçudur bence. Zira herkes kendi işini yapmalı. Beyniniz yanmasın istiyorsanız, aklınız meşgul ve yorgun değilken okumanızı tavsiye ederim. Kitapla kalın.