En Eski İsmail Bilgin kitaplarını, en eski İsmail Bilgin sözleri ve alıntılarını, en eski İsmail Bilgin yazarlarını, en eski İsmail Bilgin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ölmeden önce dünyanın en şerefli, en akıllı ve en kıymetli canlısı olan insan ölünce, kuru bir dal, sararan bir yaprak, yere düşen bir yağmur damlası gibi sıradanlaşıyordu.
Kar, eski, isli bir boyanın üstüne beyaz boya vuran temiz ve titiz bir boyacıyı andırıyordu. Keşke karın getirdiği beyazlık insanların kirlenen gönüllerini, ihtiraslarını da silebilse, keşke ak pak eyleyebilseydi.
93 harbinde Aziziye tabyasında bir destan yazan kahraman kadın şimdi de bu davranışı ile küçük bir destan yazmıyor muydu? Erzurum valisi gözleri dolu dolu bunları düşünüyor, cefakar, vefakar Erzurum kadınına ne söyleyeceğini, nasıl hareket edeceğini bilmiyordu. Hemen Nene Hatunun o nasırlaşmış, derisi çatlamış, ana kokan, un kokan mübarek ellerini öptü. Nene Hatun giderken geri döndü, belli ki, Erzurum valisine bir şey soracaktı.
- Ruslar gelemez değil mi oğul?
- Gelemez Nene ana, dedi. Sen burada iken Ruslar Erzurum'a gelmeye cesaret edemezler.
Kar, sağa sola serpiştiriyordu. Sarıkamış'ta beyaz bir hüzün mayalanıyordu. Bu hüzün hayalin, ümidin kaybolup gittiği, karlar içinden doğan beyaz bir hüzün idi. Bir sevgiliye, bir bekleyene kavuşmak için her çileye göğüs geren erlerdeki beyaz hüzün üşüyen gönüllerinde büyüyordu.
Güneş yerdeki kristal yapılı karların üzerine vurduğunda, geceleri gökteki yıldızların yere düştüğünü gördüler. Ve yerde en çok parlayan iki yıldızın anne ve babaları olduğuna inandılar. Ara sıra çıkan bir rüzgar,sanki bu yıldızların yüzünü okşuyordu.
Ey Gelibolu'nun kanla sulanan toprakları. Bizler bu toprakları kutsal bildik. Canımızdan çok sevdiğimiz bu topraklara şehitlerimizi kendi ellerimizle gömdük. Bu nazlı topraklar bizim sevdamız. Bu topraklar için her şeyden vazgeçtik. Bir tek sevdamızdan geçmedik. Geçmeyeceğiz de....
Bir kara tren, uzayıp giden raylarda sadece tutsak edilmiş Türk erlerini taşımıyordu. Vagon vagon, gönülden gönle büyüyen ve bu yolculukla her dem artan beyaz hüznü de taşıyor, Sibirya'ya götürüyordu...
Atalarımızın kazandığı bu toprakların ne denli sonuçlara mağal olduğunu bilmiyoruz . Bunu öyle cesaretli ve öyle güçlü bi dille ortaya koymuştur ki İsmail Bilgin , o anları an an saniye saniye yaşıyor olacağınıza kesinlikle eminim . Kesinlikle okumalısınız. Vatandaşlarımızın bir çocuğu bu hale nasıl geldiğimizi bilmiyor . İnanın bu kitap çok yardımcı olacak . O yaşananlar bize hikâye gibi gelmemelidir . Bu gerçekleri yasamaliyiz . Ve her zaman söylendiği gibi . " Tarihini bilmeyen , geleceğine yön veremez . "
Bu kitap tam bir hüzün yumağıdır. Savaşlar, yaralanmalar, ölümler çok sarstı beni. Karakter isimlerini tam olarak hatırlamasam da Ziver'i hiç unutamadım. O da çok acılar çekmişti. Ama yine de kıyasıya savaşmaktan hiç vazgeçmedi. Güçlü bir kişiliğe sahipti. En çokta bu karakterin etkisinde kalmıştım o zamanlar nedense. Herhalde bir tek bu karakteri en mücadeleci olarak nitelendirmiştim. Kitabın hiç bitmesini istemiyordum çünkü, okunmaya değer bulmuştum bayağı. Bence tekrar tekrar okunası bir kitap. Herkesin kütüphanesinde bulunması gereken etkileyici, gerçekçi romandır.
Aralık 1914'teki Sarıkamış harekatını konu alan bir roman. Esas karakter Faik Çavuş. Onun yanında Kadir Ağa ve Ziver gibi karakterler de var. İsmail Bilgin tarihi vesikalara dayanarak kurmuş romanını. Türk tarihinin en hazin sayfalarından birisidir Kafkas Cephesi. İnsanın içini burkan, adı gibi ardına hüzün bırakan bir roman. Haziranın sıcağında okumama rağmen Allahüekber Dağlarının o beyaz örtüsünü ve kışın soğuğunu iliklerimde hissettim. Tahmini 90.000 şehit verdiğimiz o büyük faciayı hatırlamak isteyenlere tavsiye ederim. Rahmetle anıyoruz her birini..
Bu kitabın bendeki yeri çok özel. Bana tarihi sevdiren, beni kitap okumaya iten bir baş yapıt. Bu kitap Adındanda anlaşılacağı üzerine Sarıkamış Harekatını anlatıyor, yok anlatmıyor adeta yaşatıyor. Beni o kadar etkilediki bu kitaptan sonra Sarıkamış ilgili piyasadaki tüm kitapları okudum. Gözüm kapalı tavsiye ederim.
Tarihi roman ve gerçek olaylar. Fahrettin paşa ve askerleri Medineyi 2 yıl 7 ay müdafaa etmişlerdir. Abluka altında, çekirge yemek zorunda kalacak kadar zor şartlar altında yılmadan savunma yapmışlardır.Kesinlikle okunmalıdır.