Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Miriam Toews
Miriam Toews Yorumları ve İncelemeleri
Miriam Toews yorumları ve incelemelerini, Miriam Toews kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Miriam Toews puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Bizler zamanın ve mekânın dışındaki kadınlarız, içinde yaşadığımız ülkenin diline bile sahip olmayan kadınlarız. Biz yurdu olmayan Mennonitleriz. Geri döneceğimiz hiçbir şey yok ve Molotschna'nın hayvanları bile evlerinde biz kadınlardan çok daha güvendeler. Bizim sahip olduğumuz tek şey hayallerimiz... Yani evet, tabii ki
Yaşanmış bir olaydan ilhamla yazılmış bu roman beni derinden etkiledi. Okuduğum her sayfada kadın olmanın, konuşamamanın ve özgürlüğü elde etmenin ne kadar zor olduğunu tekrar tekrar hatırlattı. Ona'nın olaylara yaklaşımı ve düşünce tarzı, Salome'nin vahşiliği, Mariche'nin tereddütleri ve Agust'un belirsiz düşünceleri ile ne yapacağına karar vermeye çalışması harika şekilde yansıtılmıştı. Dilerim ki şu an dünyada yaşayan ve yaşayacak olan kimse bir baskının altında hayatına devam etmek zorunda kalmaz. Mutlaka okunması gereken bir kitap.
Bolivya'nın Mennonit kolonisi olan Manitoba'da pek çok kadın ve kız çocuğu sabahları uyuşukluk ve acı içinde uyanır.Vücutlarında çürükler ve yaralar oluşturan bu saldırılar, 2005-2009 yılları arasında yaşanır.
Bu saldırılara , başlangıçta hayaletler gibi mantık dışı güçlerin neden olduğu, dahası kadınların işledikleri günahlar
2005-2009 seneleri arasında Bolivya'da bir Mennonit kolonisi olan Manitoba'da pek çok kadın ve kız çocuğu sabahları uyuşukluk hissi ve acıyla uyanırlar. Bedenleri yara bere içindedir. Önceleri bu saldırılar hayaletlere, iblislere dayandırılır ancak olaylar hiç de öyle göründüğü gibi degildir. Kolonideki sekiz erkek hayvanlar üzerinde kullanılan bir uyuşturucu ilaçla kadınları bayıltıp tecavüz etmektedir.
2011 yılında bu adamlar Bolivya mahkemeleri tarafından uzun sureli hapis cezalarına çarptırıldılar. Ama 2013'te benzer saldırılar yaşanmaya devam etti.
Işte yazar Miriam Toews ,bu olaydan yola çıkarak oto kurmaca tarzında bir eser kalem alır. Ki kendi ailesi de zamaninda bu koloninin bir üyesi iken kurallara uymadıkları gerekçesiyle aforoz edilirler. Yani birebir içlerinden biri yaşananları ortaya koyar.
Bu kadınların hiçbiri okuma yazma bilmez. Bulundukları koloniden adımlarını atmamışlardır. Sürekli dayak yerler,hayvan gibi muamele görürler. Düşünmeyi bile bilmezler. Çok dindardır. Peder ne söylerse sadece ona inanırlar.
Işte bu saldirilar karşısında kadınlar ilk kez bir araya gelip "düşünmeye " başlarlar. Öncelikle hayvan olmadıklarına kanaat getirirlerNe yapacaklarına karar vermeye çalışırlar. Tabii bir sürü çatlak ses çıkar. Sonuçta süregelen bir yasam biçimleri vardır. Ve farklisini bilmezler....
Bu çağda hala böyle yaşayan topluluklar olduğunu bilmek çok garip geliyor. Teknolojiyi tamamen reddediyorlar. Keşke kadınlara da insan gibi davransalar....
Işte bu kitap bunları anlatıyor. Acı ama gerçek.....
160 syf.
7/10 puan verdi
Kadınlar sorum size: Okuma yazma bilmediğiniz, konuşma ve isteme hakkınızın olmadığı, erkeklerin söylediklerini yapmak zorunda olduğunuz, bütün dünyadan ve dünyanın çoğu nimetinden uzak bir kolonide geceleri at uyuşturucusuyla uyuşturulup defalarca ağabeyleriniz, kuzenleriniz, babalarınız tarafından tecavüze uğrasaydınız, koloninizde kalıp
Kitap hakkında ne söyleyebilirim tam olarak emin değilim. Okurken kadınlara sinirlendiğim çok yer oldu ama yine de onları anlamaya empati kurmaya çalıştım. Dünyaya o pencereden bakan bir toplum içinde yetişip aynı pencereden bakmayı doğru kabul edenler...
Gerçek şu ki dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir yılında kadınlara dayatılan ve doğru kabul ettirilen şeyler hep aynı.
Kitap güzeldi tavsiye ederim.
2005-2009 seneleri arasında Bolivyanın ücra bir kolonisi olan Manitoba'da kız çocukları ve kadınların sabahları vücutlarında bir uyuşukluk hissi ve ağrılarla uyanıyorlardı. Geceleri bir saldırıya uğradıkları vücutlarındaki çürüklerden de belliydi. Bu saldırıların önceleri hayalet ve iblislerin işi olduğunu düşündüler. Hatta bazıları kadınların cezalandırıldığına ve günahkar olduklarına işaret ettiğini söylediler. Nihayetinde bu aşağılık düşünce, kolonideki 8 erkeğin hayvanlarda kullanılan bir uyuşturucu ilaçla kadınları bayıltarak onlara tecavüz ettiği ortaya çıktı. Kitabımız bu konuyu ele alıyor. Bu gerçek hikayeyi birazda kurgu yoluyla insanların gözleri önüne seriyor diyebiliriz.
Ah kadınlar, hangi coğrafyada olursa olsunlar üzülmeye mahkum gibi yetiştirilip, bu üzüntüyü hakediyormuş gibi yaşıyorlar. Elimizden, dilimizden, aklımızdan ve en çokta kalbimizden geldiğince bu düzeni değiştirmek keisnlikle elimizde. Lütfen dünümüze, bu günümüze, yarınımıza ışık tutan kadın dostlarım, içinizdeki güçten asla ama asla vazgeçmeyin. Çünkü siz bu dünyadaki her zorluğa katlanacak güçte yaratıldınız, bunu asla unutmayın. Güçlü kadınların varlığının daim olması duası ile...
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Konuşan Kadınlar sanırım daha meşhur, özellikle sinemaya uyarlandıktan sonra. Karmaşık Bir Nezaket bence kolay okunan, akıp giden bir hikaye değil. Elinize alıp bir oturuşta 40-50 sayfa okumak zor çünkü olay örgüsü yok. Devam eden bir hikayeden ziyade bugün ve geçmiş iç içe ve kahramanımız Nomi'nin hatırladıklarından oluşuyor.
Dini bir tarikat olan Mennonite'ların köyünde geçen hikayede Nomi dahil herkes mutsuz. Ama koca köyde herkes hayatı tüm acılarıyla kabullenmiş. Nomi, annesi ve ablası hariç. Özellikle annesi ve ablasının evden gidişlerinden sonra Nomi babasıyla yalnız kalıyor. Biz, bu yalnızlığın hikayesini okuyoruz aslında.
Ben sevdim, son derece hüzünlü bir var oluş hikayesiydi. Üstelik sonu sürprizli.
Bizler sesi olmayan kadınlarız.
Bizim sahip olduğumuz tek şey hayallerimiz.
Olmamak için doğmuşum.
Yaşanmış bir olaydan esinlenerek kaleme alınmış bu eser. Kitabın adından da anlaşıldığı üzere konu kadınlar. Kadınlara çiçek gibi davranılan bir konuda ne de güzel şeyler yazılmış demeyi çok isterdim ama maalesef ki kadınlarımızın çilesi anlatılıyor. Kadın olmak, kiz çocuğu olmak çok zor şu dünyada.
Bolivya'da Mennonit kolonisi olan Manitoba'da birçok kadın ve kiz çocuğu sabahları uyuşukluk hissi ve acıyla uyaniyor. Vücutları da yara bere içinde. Uzunca bir zaman bunun sebebini anlayamiyorlar. Önce kadınların kendi uydurmasi veya kadınların işlediği günahlardan ötürü şeytan ve iblislerin onlara ceza verdiğini falan düşünüyor kabine erkekleri. Ama sonra anlaşılıyor ki 8 erkek bu kadınları ve kiz çocuklarını hayvanları uyuşturan bir ilaçla uyutup tecavüz ediyorlar.
Kalmalı mi kacmali mi düşüncesi arasında epey bocaliyor kadınlar. Kalırlarsa savaşmak zorundalar ama kacarlarsa da cennete giremeyiz diye düşünüyorlar çünkü koloninin çok saçma bir dini anlayışı var.
#parlakmeltemkitapligi
1. Hiçbir şey yapma.
2. Kal ve savaş.
3. Burayı terk et.
Konuşan Kadınlar kısacık bir kitapta ne kadar çok şey anlatılabilirin göstergesi niteliğinde adeta. Bolivya'da bir Mennonit kolonisinde sabahları ağrılar ve yaralarla uğrayan kadınların günahları yüzünden cezalandırıldığını düşünen koloni üyelerine karşın, kadınların uyuşturularak tecavüze uğradığı ortaya çıkar ve koloni kadınları üç seçeneklerini değerlendirmeye alır...
İsminin hakkını vererek toplanan kadınların her birinin konuştuğu hatta bir yerden sonra kimin kim olduğunu takip etmekten yorulup, yalnızca söylenenlere odaklanarak okuduğum bir kitap oldu Konuşan Kadınlar. Söylenenlerin de taşıdığı anlamlarla birlikte ele alınca kitap kısa ama çok dolu olmasıyla, ortaya atılan fikirleri, çıkan tartışmalarıyla hem düşündürdü hem de yordu açıkçası. Aynı zamanda fikirleri beyan etme konusunda veya bir fikre karşı çıkma konusunda kullanılan hikayeler de kimi zaman kopukluk hissi uyandırdı. Kadınların yaşadıkları çaresizlik, korku ve belirsizlik gibi hislerin aktarımı, bağlı bulundukları koloni ve dinlerinin onları nasıl etkilediği yansıtılırken yazarın çok başarılı bir iş çıkarmış olduğunu da eklemem gerek.
Kadınlar, kadınlık, kadının yeri, kadın olmak üzerine düşünmek isteyenler için tavsiyemdir.