Araştırmacı-yazar. 1964, Muş doğumlu. Aslen Bitlis’lidir. İslâm bilgini Sadreddin Yüksel Hoca’nın oğlu, yazar Edip
Yüksel’in kardeşidir. İlk ve ortaöğrenimini İstanbul’da tamamladı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden
1991’de mezun oldu. Yüksek lisans çalışmalarını yine aynı bölümde yürüttü. 1995-2001 yılları arasında İstanbul Büyükşehir
Belediyesinde başkan danışmanı olarak görev yaptı. Çalışmalarını serbest yazar olarak sürdürdü.
Siyaset, din, Alevîlik-Bektâşîlik, Nakşibendîlik, Güneydoğu sorunu, Orta Doğu sorunu başta olmak üzere dış politika
konularındaki makale ve çevirileri, 1987 yılında Zaman gazetesinde başlayarak İmza, Bilgi ve Düşünce vb. çeşitli dergi ve
gazetelerde yayımlandı.
Şeyh Said'in çıkışında da hilafetin kaldırılması başat rol oynamıştır. Çünkü septioğulları ve Şeyh Said Ailesi Sultan II. Abdülhamid ve hilafet makamına bağlılıkları ile bilinen bir aileydi.
İslâm-din karşıtı ulusalcı çevre ve örgütlenmelerin Kürt halkını özgürleştirme, bindestilikten kurtarma' adına aslında ebedi bir esarete mahkum etme çabası içerisinde oldukları bilinmelidir.
Kürtlerin İslamiyetten kopması onların özgürleşmelerine ve kurtuluşa ermelerine sebep olmaz Bediüzzaman'ın dediği gibi hem dünya hem de ebedi hayatlarını harap etmeye yol açar.
Tarihte Şiillik, birbirinden farklı bir kısım fırkaları ile (Keysaniye, Gurabiyye, İsmailiyye vs.) tarihi boyunca, adeta Kerbela faciasının intikamını tüm bir ümmetten almaya konuşlanmış gibidir.
Müfid Yüksel'in anlatımına göre Safevi Şah İsmail İran'ı ele geçirip hızla Şiileştirme politikası güttüğü ve Sünni katliamlarına başladığı dönemde bölgede bulunan neredeyse bütün Kürt aşiretleri Osmanlı tarafını tutmuş ve bir Sünni ittifakı oluşturup beraber omuz omuza mücadele vermişlerdir.
İslam’ı geldiği yere neden tekrar kovmak isteniyor. Ne oldu ki kürt’ler İslam’la kavgalı bir millet haline geldi!
Neden Kürdistan coğrafyasın İslam’ı sökülmek isteniyor gibi konuları ele alan güzel bir çalışmadır.
Okuyucular okuyunca kendilerinden mutlaka bir şey bulunur herkes iyi okumalar....
Rusya ve İngiltere’nin cirit attığı bir coğrafyada -1900 ile 1940- Kürtlerin diğer milletlerle olan kavgaları ve dostlukları üzerinden tanımlanan bu halk, sonradan çoktan sol ve sosyalist düşünceler etrafında yeniden bir tanımlamaya tutulmaya çalışıldı. Yaşananların tamamı bu düşünce üzerinden yürütülmeye çalışıldı ve çalışılıyor. Bu düşünce islama bağlı olan bir halk için büyük sorunlara ve bunalımlara neden olmaktadır. Yükselen ulus devlet düşüncesi zamanla sosyalist fikirlerle entegre edilerek Kürt’lerinde bu düşünceden nemalanmalarını sağladıklarını söylemelerine rağmen - örgütler, sosyalist hareketler gibi- islam uzaklaştırmadıkları halkı kötülemeye koyuldular. Müfid hoca babası gibi derin bir islami gelenekten beslenerek Kürtlerin bu durumunu anlatmaya çalışmaktadır. Kitap içinde Bilgi barındırmakla beraber karmaşık gelebilir ilk okumada. Türkiye’de ki em entellektüel insanlardan biridir benim için müfid hoca.