Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nazan Bekiroğlu

Nazan BekiroğluNar Ağacı yazarı
Yazar
8.5/10
17,3bin Kişi
86bin
Okunma
7,6bin
Beğeni
275bin
Görüntülenme

En Eski Nazan Bekiroğlu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Nazan Bekiroğlu sözleri ve alıntılarını, en eski Nazan Bekiroğlu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aşk öylece geldi. Aralarına girdi. Ama ayırmadı birleştirdi. Öznesi çiftse de eylemi birdi.
Biraz küçülsem diyorum. Biraz azalsam. Daha sade, daha düz, daha sakin olsam...
Reklam
"Sen beni, bilmem benim tahayyülünden dahi ürperdiğim mânâda, hiç gördün mü? Sanmam. Sanmam ama bana baktın ya. Benimle ülfet ettin ya. Benimle sabahları yakaladın ya. Bana derdini, bana onu, bana aşkını anlattın ya. Beni ben olarak gördün ya. Hiçbir şey tahayyül etmiyorum. Gördüğüm bana yetiyor."
“Bir acıya tahammül edebilmek ancak ondan daha büyük bir acıyla yüz yüze gelmekle mümkün olabilirmiş.”
Muhtaç değildi elbet Yaratan, yarattığının kulluğuna. Lakin Yaratan o kadar büyüktü ki, Adem'in O'na varmaya kulluktan başka yol yoktu. Kendisini, ister istemez değil, istekle kulluk eder buldu. Bu kulluğun sayesinde seyeban oldu. Zorunlu kölelik değil, şuurlu kulluktu bu. O ne derse kayıtsız şartsız, sorgusuz sualsiz doğru. O ne isterse koşulsuz kuralsız alacaklı. AŞKTI BU, BAŞKA İZAHI YOKTU.
Setterhan boynunun altındaki önlükten kurtulunca elini kesesine attı. Sarı kocaman bir altını berberin eline tutuşturdu. “Ama beyzadem, bunun üzerini nereden bulup da sana versin bu fakir?” “Para üstü istemiyorum ki senden.” Yüzü hayretten hayrete girmişti Berber İsfendiyar’ın. Beyzade ise eliyle başını işaret ederek, “Berber İsfendiyar” dedi, “Bu baş bir altın etmez mi?” Vallahi ederdi.
Reklam
"İsimlerin hayatı tamamlandığına dair taşıdığım sarsılmaz inançla, hayat hakkı ihlâl edilmiş bir aşk olmasın benimki diye, onun ismini merak ettim. Bilmeyişimle merak ettim ben. İsmi koyulmuş fakat henüz sebepler âleminden mümkünler âlemine düşmemiş olanların arasından düşsün benim hakikatime diye, başka bir şeyi değil, onun ismini merak ettim."
İkinci Abdülhamid’in kıskanç cãriyesi ãh’ının ateşiyle gök katlarını değilse de,muzdarip ruhunu incecik oyma işleriyle oyalamaya uğraşan padişahın marangozhãnesini ateşe veriverdi.Zarar ziyan cãriyenin kalbinde mi,marangozhãnede mi daha fazla,bunu tarihler yazmıyor.say:54 Bahtınıza Ekim’lerde hep İstanbul düşüyor.İstanbul bahtınıza hep Ekim’lerde düşüyor.Daha iyi vurulmanız daha iyi ölmeniz için her halde.İstanbul Ekim’de geçmişten ve gelecekten mürekkep çünkü.Üstelik salt kendi geçmişinden değil;sizinde geçmişinizden mürekkep.Önce ışık oluyor.Sonra su.Ve mavi.Ve yıldız.Bir Beyoğlu tramvayı,bir ãmãnın laternasında istiklãl caddesi uzantısı bir hüzün.Köşe başlarında ulysses’in bakışı,kestanecilerin kapı tuttuğu kitapçılarda taze mürekkep kokusu.Boşluğa dağılan buhurumeryem:bir şiirin sancısı.Bir sap gül:bir hayatın yarısı.Neden kalbimizin bütün acılara açık yerinin adı şãir.say:62 Sarayı olmayanın sultan olmadığını kim iddia edebilirdi? Ve bir ayna derinliğine dökülen görüntüleri ne yapabilirdi.
O zaman içimden geçenleri yazabilince, başarabilince ruhuma kanat takmayı, var olacağım. Paylaştıkça çoğalacak, bölüştükçe varlığımın anlamını çözeceğim.
Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim. Ben böyle çağırmasam sen öyle gelmezdin.
Reklam
''Settar gitme, gideceksin biliyorum ama sen yine de gitme. Gidersen boynuna bir vebal yüklemem. Ama gitme. Çünkü gidersen böyle bir yıkımı bana ancak daha büyük bir yıkım unutturabilir.''
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.