Engels’in çocukluk yıllarını geçirdiği ortam kendisini zaten Genç Almanya mensuplarının dile getirdiği fikirlere duyarlı kılmıştı. Gerek doğduğu şehrin bir sanayi bölgesinde yer almasından, gerekse babasının fabrikatör olmasından ötürü fabrika hayatının insanları nasıl gayrı-insanileştirdiğini, daha da önemlisi, romantik milliyetçilerin göklere çıkardığı Alman maneviyatçılığının, mistisizmin böyle bir ortamda ne gibi bir işlev gördüğünü yakından görmüştü. İlk yayınlanan eseri olan “Wuppertal’den Mektuplar’da”, mistisizmin ve alkolün işçilere sunulan ve onları, boynu bükük tutan başlıca iki armağan olduğunu yazdı. Öte yandan, işadamları arasında olanların, işçileri alkole teşvik eder bahanesiyle ücretleri en düşük tutanların Piyetistler olduğunu gözlemlemişti.
Genç Marx, dönemin öğrenci yaşamına ve edebiyatına egemen olan romantizmle, gençliğinde özümsemiş olduğu Aydınlanma akılcılığı arasında bölünmüştü.
Berlin’deki ilk yılının sonunda, bu çelişkinin yol açtığı “sayısız uykusuz geceden, mücadeleden, yaşanmış iç ve dış heyecandan sonra” bir doktorun önerisine uyarak Berlin’in mesirelerinden biri olan Stralow’da yalnız başına uzun bir tatil yapmaya gitti ve burada düşünce hayatının ilk önemli dönüm noktasını yaşadı.
İş yoldaşlığının en önemli kurallarından birisi de evlerine geri dönmek isteyen arkadaşlarına şehrin kapısına kadar eşlik etmekti. Kortejin başında yolcu ile şehre gelenlere iş bulmakla yükümlü iş yoldaşının bulunması usüldendi. Yoldaşlar, ellerinde sopalar, sol taraflarına asılı mavi beyaz renkli bir kurdela olmak üzere ikişer kişilik sıralar halinde şehrin kapısına doğru yürüyüşe geçerlerdi. Kapıya varıldığında herkes yolcuyu öper ve vedalaşırdı.
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de. pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı yan gelmişim diz boyu sulara, hepinize iyi niyetle gülümsüyorum; hiçbirinizle döğüşemem. siz ne derseniz deyiniz, benim bir gizli bildiğim var.
Burjuvazi demokrasi mücadelesinde “halk” ı da kendi talepleri doğrultusunda harekete geçirmiş, ama “halk” kendi bağımsız taleplerini ortaya koyduğu ölçüde, burjuvaziyi karşısında bulmuştur.