Robert Stam

Sinema Teorisine Giriş yazarı
Yazar
8.7/10
3 Kişi
9
Okunma
1
Beğeni
1.020
Görüntülenme

En Yeni Robert Stam Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Robert Stam sözleri ve alıntılarını, en yeni Robert Stam kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benjamin'in makalesine verilen, mektuplaşarak yürütülen bir dizi cevapta, Frankfurt Okulu'nun eleştirel teorisyeni Theodor Adorno, tekniği fetişleştirirken gerçekte bu tekniğin yabancılaştırıcı sosyal işlevlerini görmezden gelen teknolojik ütopyacılık yaptığı için Benjamin'e saldırır. Adorno, Benjamin'in yeni medya ve kültürel
Herbert Jhering 1926'da Amerikan filmlerinin Prusya militarizminden daha tehlikeli olduğu konusunda uyarıda bulundu: Milyonlarca insan ''.Amerikan zevkleri tarafından asimile edilir; eşit ve tekdüze hale getirilirler:'1 Göze çarpan ana tema sinemanın seyircisini hantallaştırdığı ve pasifleştirdiği fikri idi. Tutucu Fransız Georges Duhamel için sinema kültür mezbahası ve sinema salonları, uzun kuyruklar oluşturarak "koyunların mezbahaya gitmesi gibi" gidenleri hipnotize eden "devasa ağıllar''dı. Sinema adaptasyonları ile edebiyatın tecavüze uğradığını düşünerek tepki gösteren Duhamel şöyle yazar: Ve kimse cinayet diye bağırmadı!.. gençliğimizde dudaklarımızdan çok kalbimizle kekelediğimiz tüm o işler, tutkulu coşkunluk yaşlarında günlük ekmeğimiz olan tüm o görkemli şarkılar, çalışmalarımız ve şanımız... bölünmüş, parçalarına ayrılmış, sakatlanmıştı.
Reklam
Romantizme dayalı, teatral filmleri ve benzeri eski filmleri cüzamlı ilan ediyoruz. Onlardan uzak durun! Gözünüzü onlardan sakının Onlar ölümcül tehlike taşır! Bulaşıcıdır! (Vertov, 1984, s. 7) Okur / izleyicileri "romantizmin tatlı kucağından / psikolojik romanın zehrinden / cinsel içerikli tiyatronun pençelerinden kaçmaya" çağıran Vertov, bunun yerine "dünyanın sine-göz ile duyumsal keşfine" davet eder.
1920'lerde Hindistan'da İngiltere'den daha fazla film yapılıyordu, Filipinler gibi ülkelerde ise 1930'larda yılda 50'nin üstünde film çekiliyordu. Geniş bir çerçevede düşünüldüğünde aslında tüm dünyada imgesel filmlerinin çoğunu üretmiş olan ve bugün Üçüncü Dünya sineması dediğimiz şey, Birinci Dünya sinemasının marjinal bir uzantısı olmaktan çok uzaktır. TV için yapılan filmler hariç tutulursa, yılda 700 ile 1.000 imgesel film üretilen Hindistan dünyadaki imgesel filmlerin en önde gelen yapımcısıdır. Bir arada düşünüldüğünde Asya ülkeleri dünyada bir yılda üretilen filmlerin yarısını üretir. Burma, Pakistan, Güney Kore, Tayland, Filipinler, Endonezya ve hatta Bangladeş'te yılda 50'den fazla imgesel film çekilir. Egemen konumuna rağmen Hollywood ise dünya çapında yıllık imgesel film üretiminin yalnızca çok küçük bir kısmına katkıda bulunmuştur. "Standart" sinema tarihleri ve standart sinema teorisi ne yazık ki bu sinemasal bolluğun etkileri ile çok az ilgilenir. Hollywood merkezli formülasyon, Hollywood'dan daha fazla film üreten ve Hollywood'un devamlılık kodları ile melez estetik anlayışı ve yapım değerleri ile Hindu mitolojisinin hayalperestlik karşıtı değerlerini Hollywood'un salt taklidi ile bileştiren Hindistan'ın dev film endüstrisini küçültür. Sinema araştırmalarının Hollywood'a eleştirel yaklaşan kolu bile Hollywood'u bir olarak merkeze oturtup diğer bütün tarzları onun birer aksanı olarak değerlendirir. Bu çerçevede, avantgard sinema da Hollywood'un muallak bir alter egosu, bir egemen sinemayı reddiye festivali haline gelir.
Bakhtin, Rabelais and His World adlı kitabında Yunan Dionysus festivalleri ve Roma'daki Saturnalia'dan, ortaçağın grotesk "karnavalvari"liğine, oradan Shakespeare ve Cervantese ve son olarak da Jarry ve Gerçeküstücülük'e kadar bir tarihi kapsayan "karnavalvari" olma durumundan hegemonya karşıtı bir gelenek olarak bahseder. Bakhtin'in teorize ettiği biçimiyle karnaval, biçimsel uyumu reddeden anti-klasik bir estetiği ve asimetrik olandan yana duran bütünselliği, heterojenliği, zıtlıkların biraradalığını, farklı türlerin evliliğini kucaklar. Karnavalın "grotesk gerçekçiliği" "kaba'' olanın güçlü ve örtük güzelliğinin groteskliğini açığa vurma cesareti gösteren yeni bir tür popüler, sarsıcı, isyankar güzelliği yerleştirmek adına geleneksel estetiği alaşağı eder. Karnavalda, tüm hiyerarşik ayrımlar, tüm bariyerler, tüm kurallar ve yasaklamalar, niteliksel olarak faklı ve "özgür ve tanıdık temas" temelinde bir iletişim kurulana kadar geçici olarak askıya alınmıştır. Karnavalın kozmik neşesinde ve kahkahasında derin felsefi anlamlar vardır; ciddiyet ve gözyaşından daha az derinlikli olmayan ve deneyime dayalı özel bir yaklaşım oluşturur.
Hem Platonun mağarasında hem de sinemada esirlerin/ izleyicilerin arkasından yansıtılan yapay bir ışık vardır. Platonun mağarasında ışık insanların ve hayvanların suretleriyle oynar, yanıltılan esirlerin ontolojik gerçeklikle onların uydurma simülasyonlarını ayırt edememelerinden oluşur. Sinemaya düşman çağdaş teorisyenler çoğunlukla, bilinçli olarak ya da olmayarak Platonun aşağı seviyedeki tutkuları teşvik eden ve yanılsamayı besleyen kurgusal sanatları reddetmesi fikrini tekrarlarlar.
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.