Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ronald L. Numbers

Ronald L. NumbersGalileo Hapiste yazarı
Yazar
7.0/10
2 Kişi
16
Okunma
1
Beğeni
598
Görüntülenme

Ronald L. Numbers Sözleri ve Alıntıları

Ronald L. Numbers sözleri ve alıntılarını, Ronald L. Numbers kitap alıntılarını, Ronald L. Numbers en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İncil'den:
"Ailesine sıkıntı çektirenin mirası yeldir: Ahmaklar da bilgelerin kulu olur."
Dindar Müslüman'ın rasyonel bilimlerden büyük bir özenle uzak durması beklenirdi, çünkü bu bilimlerin inancı açısından tehlikeli olduğu düşünülürdü... Ulum el-Evail eski uygarlıkların bilimleri "imansızlıkla karışık bilgelik" olarak görülürdü... Sonunda işi yalnızca imansızlığa, özellikle de Tanrı kavramının bütün olumlu içeriğini boşaltmaya vardırırlar.
Reklam
İnsan diseksiyonu ilk olarak 1300 yılı civarında muhtemelen zamanın en büyük tıp fakültesine ev sahipliği yapan İtalya'nın Bologna şehrinde yapıldı. Bologna'daki öğretmenlerle öğrenciler insan diseksiyonu yaptıkları konusunda hiçbir bilgi bulunmayan Yunan tıp yazarı Galen ve onun Arap takipçilerinin tıp yazılarına karşı yeniden canlanan ilginin etkisiyle insan bedenlerini açmaya başlarken Mondino de'Liuzzi de bilinen ilk insan diseksiyonuna dayalı anatomi kitabını yazdı. Bu kitap on altıncı yüzyıla kadar üniversite tıp öğreniminin temel kitabı oldu.
Sayfa 69 - Albaraka Yayınları
Mitler ,değerler, inançlar ve muratlar hakkında bir şeyleri kollektif şekilde ifade etmenin bir yoludur; kelime manası ile alındığında mitin içeriği doğru olmasa da.
Sayfa 215Kitabı okudu
İmam Gazzali'yi İslam düşüncesini akamete uğratmakla suçlayanlara gelsin
Siyasal İslam on üçüncü ve on dördüncü yüzyıllarda birkaç kez ciddi altüst oluşlar yaşadı. Batıda Hristiyanlar İspanya'yı yeniden ele geçirip 1236'da Kurtuba'yı ve 1248'de Sevilla'yı geri aldı. Doğuda ünlü Cengiz Han'ın torunu Moğol Hülagü Han İslam dünyasının kalbini istila edip 1258'de Bağdat'ı vahşice tahrip etti ve iki yıl sonra da Şam'ı
Hristiyanlığın klasik bilimlere düşman olduğunu kanıtlamak isteyenler davalarını tümüyle Tertullianus üstüne kurmuşlardur, çünkü aradıkları kriterlere uygun tek düşman isim odur.
Sayfa 33 - Albaraka Yayınları
Reklam
Georges Cuvier (1769-1832) insan türlerini üçe ayırmıştı: En güzel ırk ve en ilerleyici olan Kafkas ırkı; uygarlığı hiç gelişmeyen Moğol ırkı ve kafaları küçük olan ve yüz özellikleri maymuna benzeyen Etiyopya ırkı. Bu son grup "barbar" kalmıştı. Dolayısıyla farklı insan gruplarının aşağıdan yukarı bir hiyerarşi içinde düzenlenebileceği fikri hem biyolojide hem de kamunun zihninde ortak bir klişeydi.
Antropolog Clifford Geertz bir defasında Hindistan'ta yaşayan bir İngiliz'in öyküsünü anlatmıştı. Öyküye göre “İngiliz'e dünyanın bir kaplumbağanın üstünde duran bir filin sırtındaki bir zeminde durduğu söylenince o da ... peki, kaplumbağa neyin üstünde duruyor, diye sormuştu. Başka bir kaplumbağa. Peki, o kaplumbağa? “Ah, Sahib, ondan sonra hepsi kaplumbağalar:” 19Bilim de bir parça buna benzemektedir. Modern bilim (bir şekilde) erken-modern, Rönesans ve Orta Çağ doğa felsefelerine; bunlar (bir şekilde) Yunan, Mısır, Hint, Pers ve Çin metinlerine ve bunlar da daha önceki diğer kültürlerin ürettiği bilgeliğe dayanmaktadır. Bir tarihçi bu sarmal silsile örgüsüne “modem bilimin doğuşunda uygarlıklar diyalogu” demişti.20
Hypatia'nın katledilişi bütün bilim ve din tarihinin en ilginç öykülerinden biridir. Ancak bu öykünün geleneksel yorumu saf mitolojiden ibarettir. Çek tarihçi Maria Dzielska yeni bir biyografide Hypatia'nın, otoritesini yaymak isteyen hırslı ve acımasız kilise adamı Cyril ile Roma İmparatorluğu'nu temsil eden imparatorluk valisi, dostu Orestes arasındaki siyasi bir mücadelenin ortasında kaldığını belgeleriyle anlatır. Cyril, Hypatia'yla olan dostluğunu ona karşı kullanarak onu sihir ve büyücülükle suçlamıştı. Hypatia -altmışlı yaşlarında olgun bir kadın oalrak- büyük ihtimalle yukarıda anlatıldığı gibi dehşet verici bir şekilde öldürülmüş olmakla beraber, ölümü tamamen yerel siyasetle bağlantılı olup bilimle neredeyse hiçbir ilişkisi yoktu.
Sayfa 25 - Albaraka Yayınları
Ünlü Antik bilim tarihçisi B. L. Van der Waerden ''Hypatia'dan sonra İskenderiye matematiğinin bittiğini'' iddia eder; Martin Bernal Antik bilim çalışmasında Hypatia'nın ölümünün ''Hristiyan Karanlık Çağı'nın başlangıcı'' olduğunu söyler.
Sayfa 24 - Albaraka Yayınları
Reklam
"Müslümanları, Yahudileri, ve Hristiyanları birleştiren şey bir yaratılış olduğu anlayışıdır."
Tarih
Tarih bize dünyayı tarihsel aktörlere göründüğü gibi göstermediği zaman güvenilir olmaktan çıkar...
Albaraka
Newton'ın Prizcipia'nın yayımlandığı yıllardaki düşüncesine, doğa felsefesinin dünyadaki ve gökyüzündeki olguları araştırmak suretiyle kanıtlayabileceğine inanılan Tanrı'nın egemenliğinin önemine duyulan baskın bir inanç yön vermekteydi. Aslında onun Tanrı'sının belirleyici özelliği egemenlikti: Genel Şerh'te “Ne kadar mükemmel olursa olsun, egemenliği olmayan bir varlık Rab Tanrı değildir.” diye yazmıştı.? Sonuç olarak Newton dünyanın kendi kendine işleyen bir saat olduğu fikrini tamamen reddediyordu. Saatleri açık bir şekilde gündeme getiren isim - Newton değil- onun, evrenin durmasını önlemek için Tanrı'nın periyodik olarak gezegenlerin hareketlerini düzenleme ihtiyacı duyabileceği şeklindeki inancını sorgulayan Alman felsefeci Gottfried Leibniz (1646-1716) idi.
Sayfa 165Kitabı okudu
Her alışveriş merkezinde bir kayıp eşya bürosu bulunur. Bilim tarihinin büyük alışveriş merkezinde kayıp eşya bürosu ağzına kadar inançlarla doludur.
(...)Doğanın sırları Tanrı'nın sırlarıdır. Doğru bir gözlem yaptığımız ve doğru şekilde anladığımız takdirde, doğal dunyayı öğrenerek onun Yaratıcı'sını da daha iyi anlarız. Bu sadece Katoliklere özgü bir tavır değildi, doğa felsefesi Öğreten ve çalışan birçok rahiple öteki dinler de bu bağlantı üstünde duruyordu. Örneğin Cizvit bilge Athanasius Kircher (1602-1680) manyetizma araştırmalarını sadece görünmeyen fiziksel bir doğa gücü öğretisi olarak değil, aynı zamanda bütün evreni bir arada tutan ve inananları dosdoğru kendine çeken ilahi Tanrı sevgisinin güçlü bir sembolü olarak görüyordu. Aslında bugün Cizvitlerin çalışmaları bilimsel keşifler arasında yeterince anılmıyorsa bunun nedeni kısmen bilimin Cizvitlerin kapsamlı ve sembolik bütüncülüğünü izlemek yerine lafızcılık ve teşrih (açımlama) yolundan gitmesidir. Son olarak, bilim tarihçileri bugün Bilimsel Devrim denilen dönemdeki etkileyici gelişmelerin büyük ölçüde Yüksek Orta Çağ'ın yani Protestanlığın çıkışından önceki dönemin olumlu katkılarına ve o çağdan beri var olagelen kurumlarına dayandığını kabul etmektedir. 14
Sayfa 147Kitabı okudu
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.