“Eğer ilan edilmiş hukuki yargılar kendi içlerinde bir güce sahip olmasaydı ve özel kişiler tarafından etkisiz kılınıp yok edilseydi, bir kentin var olmaya devam edebileceğini ve altının üstüne gelmeyeceğini hayal edebiliyor musun?”
Hukuk akılcı düşünce ile yakından ilişkilenmiş durumdadır, öyle ki bazen ceza davalarını, soruşturmadan başka bir şey olarak düşünmek zordur. Ne var ki davalar her zaman kimin kime ne yaptığını açığa çıkarmanın ötesinde bir işleve sahiptir.
Kanonik hukuka göre suçun büyük bir kanıtı olarak görülen mahkeme celbine uymamak, farelerin kötü ünüyle birleşmişti, ancak Chassanée haşin bir karşı saldırıyla inisiyatifi ele aldı. Söylediğine göre müştekilerin başvurusu yalnız bir grup farenin sağlığı ve dirliğiyle ilgili değildi. Autun'daki her kemirgen tehlike altına girmişti, bu sebeple de her biri tek tek mahkeme önüne çıkmakla yükümlüydü. Ne var ki fareler o kadar geniş alana yayılmışlardı ki yapılan çağrı hepsine birden ulaşmış olamazdı. Elbette tek bir farenin dahi gelmemiş olması Chassanée'nin gözardı ettiği bir durumdu, ama mahkeme de aynı şekilde bunu pek önemsememişti, böylece Chassanée günü kurtardı. Yargıçlar celplerin hedefine ulaşmadığına ve duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesine karar verdi. Şimdi Autun'da yer alan tüm kiliselerin vaiz kürsülerinden yapılacak çağrılarla fareler mahkemeye katılmaları
gerektiği konusunda uyarılacaktı.
Yasanın kudretine duyulan inancın sürdüğünü gösteren en iyi örnek
aslında hiç görülmemiş bir davadan geliyor. 1949'un bahar aylarında İsrail Yüksek Mahkemesi'nin ilk başkanı Moshe Smoira dünyanın her yerindeki Hıristiyan din adamlarından sayısız dilekçe aldı. Beş Arap
ordusunun, henüz bir yıllık bile olmayan ülkesine açtığı savaştan yeni çıkmıştı. Fakat dilekçe sahipleri başvurularının öncelikli olduğu konusunda şüphe duymuyor, hatta hiçbiri Yahudi devletinin meşruiyetini bile sorgulamıyordu. Acaba, diye soruyorlardı Smoira'ya, Sanhedrin'in davasını yeniden açıp İsa'ya verilmiş hükmü bozabilir miydi?
Papalık 1199’da ceza davalarının kovuşturmalarında yepyeni bir yöntemi onayladı: ENGİZİSYON. Yeni yöntem basit davalarda yargıçları kendi soruşturmalarını yürütmekle sorumlu kılıyordu. Papalık bunun, Tanrı’nın Sodom ve Gomorra’da yaptığından daha fazlası olmadığını söylüyordu.