Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Terry Eagleton

Terry EagletonHayatın Anlamı yazarı
Yazar
8.1/10
567 Kişi
2.618
Okunma
344
Beğeni
16bin
Görüntülenme

Terry Eagleton Gönderileri

Terry Eagleton kitaplarını, Terry Eagleton sözleri ve alıntılarını, Terry Eagleton yazarlarını, Terry Eagleton yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Doğru düzgün yorumlandığında, der hikaye, en feci insan eylemlerinin acemice birer mutluluğa ulaşma çabasını ifade etmesi gibi, her öldürücü umut da bize hayat veren bir umudun bulanık, bozuk yankısını taşır.
Sayfa 70
Dehşeti ne kadar kalın çizgilerle resmedersen, umudu o kadar söndürürsün.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Ölüm, dünyaya geçmiş yüzünden geldi. Geçmiş bize ömrün kısalığını, geleceğin de kısa sürede geçivereceğini hatırlatıyor. Şu anda birbirimizi böyle umutsuzca boğazlamamızın nedeni bu. Yalnızca geçmişi unutabilirsek özgür olabiliriz.
Sayfa 149Kitabı okudu
Dil, hem hastalık hem de ilaçtı; moral açısından yıkılmış bir ülkenin elinde kalan son özgürlüktü dil.
Sayfa 124Kitabı okudu
“İnsanoğlu dünyaya geldiği ilk günden itibaren,” dedi Wittgenstein, alçak bir sesle, “doymak bilmez bir iştahla birbirinin derisini yüzmüştür. Birbirlerinin gözlerini oyarak, anüsünden ve vajinasından içeri acı biber dalları sokarak, beşikten mezara kadar birbirlerinin yollarına kızgın korlar dökmüşler, bok döşemişlerdir. Bu sonu gelmez tekme tokat yağmurunu sona erdirmek için ne kadar çok erdem gerekeceğini hayal edebiliyor musun? Cengiz Han ölçüsünde bir iyilik herhalde.”
Sayfa 100Kitabı okudu
Tanrılar sevdikleri kulların akıllarını oynatırlar.
Reklam
Gimpy’yi mutlu etmek istiyor ama öğrenmek ve öğretmek sözcükleri onda feci şekilde cezalandırılmakla ilgili bir çağrışım yapıyor, ama bu anısını bir türlü hatırlayamıyor – sadece anlamadığı bir şeyi öğretmek için ona vuran zayıf, beyaz bir el geliyor gözlerinin önüne.
Wittgenstein daha sonra, “Üzerinde konuşulamayan şey konusunda susmalı” diye yazacaktı ve bu, Viyana’da en çok seks açısından geçerliydi. Şehirde yaşayanlar seksten çok ender olarak söz ederler, ama akıllarından hiç çıkarmazlardı; gerçeklik ile onun temsili arasında adı konmamış bir uçurum vardı.
Belki de hakikat ancak, dilin kendisini yakarak kurban ettiği ateşin o kısacık alevinde, kendisini havaya uçururken yükselen parıltıda bir an için görülebilecek bir şeydi.
Dilin işleyişi iç içe geçmiş dişlilerinkine benziyordu; dil makinesindeki dişlilerin bazıları boşa ve serbestçe dönüyor, önemli bir şey söylenmediği halde söylendiğine inanarak bizi aldatıyorlardı. Metafizik olan buydu.
Reklam
Kendinin en amansız düşmanı yine sensin.
Bir derinlik hayaline saplanmış budalalar olduğumuz için gizli olanı arıyoruz. Gerçekliğin dayanılmaz buradalığını görmemek için elimizden geleni yapıyoruz. Bunu bir an kafamıza kazıyabilsek, kurtuluruz. Belki de deliririz. Oysa biz fikirlerin arkasına sığınıyoruz. Fikirler! Domuzların bile fikri olabilir.
Russell tam ayağa kalkacakken, Wittgenstein, “Her şeyin gözle görülür olması katlanılmaz bir şey,” diye yeniden başladı. “Görülebilecek bütün her şeyin, gördüklerimizden ibaret olması. Bunu hazmedemiyoruz, Russell; son nefesimize kadar bununla savaşıyoruz. Sahnedeki dram amatörce ve derme çatma olduğu için, gözlerden uzakta temsil edilen daha saf, daha güzel bir oyun seyredebilir miyiz, diye sahne gerisine göz atmaktan kendimizi alamıyoruz. Ama sahne gerisi bomboş, görmüyor musun? Mezarı açtılar, boş çıktı. Asıl vahiy buydu işte. Şeylerin nasıl oluştuğu değil, ne oldukları: Giz bu. Söyle bana, Russell: Hiçbir şey olmayabilirdi, öyleyse neden var?
Soyut bilgi masum değildir. Zehirdir: Karanlık, şiddet dolu, acımasızdır. Hayattan kopuk olmakla kalmaz; hayatı terörize eder, kanla canla beslenir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.