Çizilmiş sınırlarını asla aşamayacak fareymişçesine gençliğini tüketiyorsun aynı yerde. Zamanın tıpkı yüz metre koşucusu gibi süratle yanından geçip gittiğini biliyorsun ama vasatlığın satır arasına hapsettin kendini. Doğuştan gelen şanssızlığının bahanesinde çıkış yolunu görsen bile adım atmıyorsun.