Kimse kimseyi tanımak için soru sormadı. Tanımaktan korkmanın, anlatılanlardan ürkmenin, cevapsız bırakılacak sorulara maruz kalmanın çekingenliğiydi bu!..
.
.
Kadının çalışması, kadını insan yerine koymayan bakış açısının kanseriydi...
.
.
Azize... Simsiyah saçları, bembeyaz teniyle gören gözlerin tekrar bakmak isteyeceği kadar güzel, saygılı, başarılı bir genç kız.. Peki bir insan hayatı için kaç insan hayatının etkisi gerekiyor... Bir insan kolay yetişmiyor sözü tam da bu eserde hayat buluyor... Ümit Bey, insanların hayatlarına dokunurken, karakter analizlerini o kadar güzel ve yerinde yapıyor ki, bir bakmışsınız tarihin içinde geziniyor, bir bakmışsınız geri kalmış Afrika Ülkelerinde genç kızlığa adım atan, çocuk yaştaki kızların çığlığıyla sarsılıyorsunuz, bir bakmışsınız kadın olmak ne kadar zor zanaat cümlesine tüm kalbinizle hak veriyorsunuz
.
.
Asel, Arzu, ağaç olmadan topraktan sökülen üç fidanın adı Deniz... Onların hayatlarına ortak olurken kah üzülecek, kah öfkelenecek, kah ayakta alkışlamak isteyeceksiniz... Kadın olmak, anne olmak, direnmek, hayata karşı dik durmaya çalışmak nedir onlardan öğreneceksiniz... Ahmet'e kızmak için, kitabın son sayfasına kadar pek çok sebep biriktireceksiniz ve tokat gibi yüzünüze çarpan son ile pes artık diyeceksiniz... İlahi adalet mi? Tabii ki daima işler diye düşünüp, güçlü kadın karakterimiz için dilinizde keşkeler ile, kitabımızın son sayfasını kapatacaksınız...
.
.
Her sayfasında kaybolduğum, son satırına kadar beni içine çeken bu güzel eser tavsiyemdir der hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim Kitapla Kalın