İşte bunun için sen çağrıda bulun/dua et ve emrolunduğun gibi dosdoğru yürü! Onların boş arzularına uyma ve şöyle de: "Allah'ın Kitap'tan indirdiğine inandım. Aranızda adaleti sağlamakla emrolundum. Allah'tır, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz. Bizim amellerimiz bize, sizin amellerinizin size. Bizimle sizin aranızda delil yok. Allah bizi biraraya toplayacaktır/aramızı bulacaktır. Dönüş O'nadır."
Teheccüd, uyku anlamındaki "hücud" kökünden türemiş bir sözcük olup "uykuyu gidermek, uyuduktan sonra uyanmak" demektir. Kur'an, Hz. peygambere "Kur'an'la teheccüd et yani Kur'anla uykusuz kal!" emrini veriyor (İsra/79). Bunun anlamı, gecenin bir kısmını bir şekilde Kur'an okuyarak, Kur'an'ı inceleyerek geçir demektir. Müzzemmil suresi 2-3. ayetler bu tanrısal isteği ifadeye koyarken "Gecenin az bir kısmı hariç olmak üzere ayakta ol: Yarısını veya bundan biraz azaltılmış kısmını..." demektedir. Kur'an ile uykusuz kalmak veya Kur'an için uykuyu bölmek şu şekillerden biriyle olabilir: Kur'an okumak, Kur'an'la ilgili araştırma yapmak, Kur'an'la ilgili sohbet etmek, Kur'an okuyarak namaz kılmak.. Ne ilginçtir ki geleneksel anlayış sadece namaz kılmayı korumuştur. Bu kadarla da yetinmemiş, teheccüdü, "namaz kılmak"la dondurup kurallaştırmıştır. Öyle ki meallerde teheccüd sadece gece namazı kılmak diye tercüme edilebilmiştir. Tam bir Kur'an dışlılık, tam bir saptırmadır.
"Göklerin ve yerin yaratılışı/yaratıkları, insanların yaratılışından/insanlar aleminden elbette daha büyüktür. Ne var ki, insanların çokları bilmiyorlar." (Gafir, 57)
Sadece kasıt ve niyete bağlı olan fiiller amel adını alır. Bu yüzdendir ki, hayvana nispet edilen fiillerin hiçbirine amel denmez. İyi veya kötü, sadece insanın maksatlı fiilleri ameldir.
Kur'an'dan anlıyoruz ki, geleneksel dinin tekrarladığının aksine, yalnız ibadetler değil, insanın, bir niyetinin ürünü olan bütün faaliyetleri ameldir.
"Kim bir zerre miktarı hayır işlese onun karşılığını ve kim de bir zerre miktarı kötülük işlese onun karşılığını bulur." (Zilzal 7-8)
"Siz amel sergileyin; Allah, Resulü ve müminler onu göreceklerdir." (Tevbe 105)
"Şu bir gerçek ki, yapılan iyi veya kötü amel bir hardal tanesi kadar olsa da, bir kayanın bağrında yahut göklerin derinliğinde veya yerkürenin derinliklerinde saklansa Allah onu yine de ortaya çıkarır." (Kehf 30)
"Bir işi bitirip boşaldığında hemen yeni bir işe koyulup, yeni bir yorgunluğu üstlen." (İnşirah 7)
Amel, sadece bedensel faaliyet değildir. Ruhsal ve fikri faaliyet, belki de bedensel faaliyetten önce ameldir.
Tarikat silsilelerinin Peygamberimize çıktığını iddia etmek: Silsile, karşınızdaki şeyhin bağlı olduğu ve ucunun Hz. Peygambere çıktığı söylenen kişiler zinciridir. Tarikat kabulüne göre, şeyhler işte bu zincirle bizzat Hz. peygamberden feyz almakta, onunla doğrudan ve devamlı temas halinde bulunmaktadırlar. Bu silsile, şeyhlerin bir tür peygamber vekili gibi yetki kullanmalarına imkan sağlamakta, onları dokunulmaz kılmaktadır. Böyle olunca da sözleri din, imzaladıkları her şey cennet belgesi olarak görülmektedir. Hiç kimse, bir silsileye bağlı olmak, falan veya filana nispete bulunmakla seçkinleşemez. Seçkinlik eylem ve ibadetle, üstünlük ise bilim ve takva iledir. Tarikatlar işte bu Kur'ansal ilkeyi tahrip ederek üstünlüğü, nispete, serpuşa, şeyh icazetine bağlamışlardır.
Siyasal islam, din adina ortaya cikarip temsil ettiginden cok fazlasini ve cok daha önemlisini bogup yok etmistir.
(Huntington/The Clash of Civilization. S 96)