Yedi Kartal Efsanesi serisinin yazarı Saygın Ersin’in 17 dile çevrilmiş harika romanı Pir-i Lezzet. Bitmemesini isteyerek okuduğum kitaplardan biri oldu. Hem hikaye hem de dili çok akıcı.
Hikaye, Osmanlı’da, tahmini olarak III. Mehmet döneminde geçiyor. Tahmini dedim çünkü isim belirtilmemiş. Satır aralarından anlıyoruz bunu. Bu bir kurgu olduğundan aslında birebir onun saltanatı değil de benzer karakterlerin saltanatı da diyebiliriz.
Pir-i Lezzet’i ‘her aşçının bildiği ama o güne kadar kimsenin göremediği, yaşayan bir mucize’ olarak tanımlıyor yazar. ‘Bir mutlak damağa sahip, cümle tatları en ince ayrıntısına kadar ayırt edebilen ve yeryüzündeki tüm lezzetlere hükmedebilen, aşçılık sanatının kutsanmışı ve yeryüzündeki tüm lezzetlerin hükümranıydı Pir-i Lezzet.’
Peki son Pir-i Lezzet, Osmanlı sarayında doğar, ölümden mucizevi şekilde kurtulur ve yaşadıkları onu tekrar saraya getirirse ne olur? Hikayenin kahramanı Aşçıbaşı sayesinde hem Osmanlı Saray mutfağının detaylarını hem de onun Pir-i Lezzet olma serüvenini birbirinden güzel yemekler ve betimlenen lezzetlerle öğreniyoruz. Geri planda ise parlak günleri geride kalmış bir İmparatorluk, Harem siyaseti ve İstanbul var.
Kitabı çok sevdim ben. Okuma yolculuğunda çıkmaza girenlere kısa ve güzel bir soluk olabilir.