KABUL OLACAĞINA İNANARAK DUA EDİN
Dr. İşân Hüseyni, Pakistanlı idi. Yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası bir konferansa gidiyordu. Uçağa bindi. Ancak havada bir arıza olmuş ve yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı. Bir sonraki uçak 16 saat sonra kalkacaktı. Sinirlendi ve o toplantıya muhakkak yetişmem lazım, 16 saat
Arkadaş! Bilhassa muztar (çaresiz) olanların dualarının büyük bir tesiri vardır. Bazen o gibi duaların hürmetine en büyük bir şey en küçük bir şeye musahhar ve mutî (boyun eğen, itaat eden) olur. Evet, kırık bir tahta parçası üzerindeki fakir ve kalbi kırık bir masumun duası hürmetine denizin fırtınası, şiddeti, hiddeti inmeye başlar. Demek dualara cevap veren zat, bütün mahlukata hâkimdir. Öyle ise bütün mahlukata dahi Hâlık’tır. Katre Bölümü
Reklam
Evvela en basit olan yemek adetimizi unuttuk. Artık me­deniyyet devri diye, masalar, ayrı tabaklar, yemek taşıma ser­vis arabaları. Sonra ne yemekten önce ve ne de yemekten sonra el yıkamak adeti hemen hemen kalkmış gibi. Hele besmele-i şerifle başlayıp yemekten sonra bir şükran duası -bilmem ki­- acaba kaç müslümanın evinde yapılmaktadır?
Sayfa 17
FELSEFE HOCASI: Bu anlaşılabilir bir duygu; zira nam sine doctrina vita est quasi mortis imago. Anlıyorsunuz değil mi? Latince bili­ yorsunuz tabii! MÖSYÖ JOURDAIN: Tabii, ama siz bilmiyormuşum gibi davranın ve bunun ne demek olduğunu açıklayın. FELSEFE HOCASI: "İlimsiz hayat adeta ölümün imgesidir," demek.
Keşişler neredeyse askeri diyebileceğim bir disiplinle sıralar oluşturarak girdiler yemekhaneye, tahta sıralara oturdular, başlarını metal tabaklarına eğdiler, duayı dinlediler; birileri yemek dağıttı, sonra başrahibin izin vermesiyle birden kaşıklar çalışmaya başladı, ortalığı metale değen metal sesi kapladı. Keşişler başlarını kaldırmadan ve kimseyle göz göze gelmeden, aceleyle ve sanki büyük bir günahı saklar gibi yemekleri yuttular. Bizim masada da durum farklı değildi. Yemeğin başlangıcında başrahip bana eliyle "Buyurun" işareti yaptı, sonra o da başını yemeğine eğdi. Bu arada ayakta duran bir keşiş, yüksek sesle bir kitaptan Yunanca parçalar okuyordu. Daha sonradan bunların, bütün yemeğin keyfini kaçıracak derecede korkunç metinler olduğunu öğrenecektim. Yemeğin bitiminde, o metinleri okuyan zayıf keşiş gelip başrahibin elini öptü o da ona bir tabak yemek verdi, keşiş de yemeğe başladı, aceleyle. Bu arada kara cübbeli keşişler, yine askeri bir disiplin içinde yemekhaneyi terk ettiler. Her şey on beş dakika sürmüştü. Manastırın avlusuna çıkıp nereye gittiklerine baktım. Kiliseye koşuyorlardı.
sebepleri bir araya getiren Allah'tır. Duaya ısrarda devam
Pakistanlı Dr. İşân Hüseyni yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası bir konferansa gitmek için uçağa biner; ancak havada yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda kalır. Bir sonraki uçak 16 saat sonra kalkacaktır. Bu duruma sinirlenen Dr. İşân görevlilere; “O toplantıya muhakkak yetişmem lazım. 16 saat
Reklam
1.000 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.