“Sen burada yürüyemiyorsun ama cennette koşacaksın, hem bir sürü arkadaşların olacak. O çok sevdiğin hamburgerlerden, hiç boğulacak gibi olmadan istediğin gibi yiyeceksin, canın ne isterse Allah verecek,” diyorum. Seviniyor, hoşuna gidiyor. “Daha çok anlat” diyor. “Melekler yanımızda, bak, bizi görüyorlar onlar,” diyorum. Çok seviniyor.
Yetişkin bedeninde bebeksi bir çocuk… Dışarıya ancak bir bebek arabasında çıkabiliyor… Hep gülüyor… Derdini tasasını söyleyemiyor, birisinin onu anlaması gerekiyor… Parkta o da kumda oynamak istiyor ama yapamıyor… Hiçbir kaygı duymadan diğer çocuklar gibi kek yemek, çay içmek istiyor ama yapamıyor… O çok küçükken ölen, aslında hiç hatırlamadığı annesini özlüyor… Tek duası, “Allah’ım beni yürüt!”
O, ona sadece Allah’a dayanarak bakan ablası için, Allah’ın, “Bak kulum, sana öyle güzel hediye yolluyorum ki, ömrün boyunca kıyamayacağın, hep saklayacağın, baktıkça beni hatırlayacağın bir hediye” diye gönderdiği bir imtihan. O, ablasının Cennet Kuşu!
Bazı kitaplar vardır insana tokat gibi gelir.İnsana ne kadar şükürsüz olduğunu hayatındaki güzellikleri göremediğini gösterir. Hayata daha farklı bakmama sebep oldu diyebilirim.. Sağlığımız yerinde çok şükür diyebilmeliyiz ama çoğu şeyi göremiyoruz hep olumsuzlukları görüyoruz rabbüm o olumsuzlukların içindeki hayrı görebilmeyi nasip etsin inşallah bizlere...