Sovyet sistemi ayaktayken dünya iki kutup duydu ve iki kutup arasındaki soğuk savaşın etkisi altındaydı bu durum tuhaf bir denge yaratiyo ve gelişmiş ülkeleri sıkı sıkıya demokrasiye sarılıyordu ve onu zedelememeye çalışıyorlardı
çünkü Sovyet sistemine karşı batılı ülkelerin üstün gösterecek önemli şey demokrasiydi. Sovyet sisteminde demokrasinin olmaması Batıda ülke siyasetçilerin halklarına sosyalizmi kötülerken gösterdikleri en önemli kanıttı.
Sovyet sistemi çöküp de kapitalizm küresel sistemin ekonomik sistem haline gelince batılı ülkeler demokrasi eskisi kadar bağlı kalma ihtiyacını duymadılar
Rahat yatamıyası… Kırk yıl evinde oturdum, koca öküz gibi çalıştım, bir gün doyunca yemek yemedim… Gene de sesimi çıkarmadım… Nasıl olsa bir gün ölür de, her şeyler bana kalır dedim… Allahtan korkmadan paralarını yanına alıp gitti..
Yaşamın her olumsallığında ilk sorulacak ve yanıtlanacak soru şu olurdu: "Ben ve diğer bireylerin oluşturabileceği en büyük çoğunluğun düşüncesi ya da eyleminin, insanın Mutlak Son'unun başarılmasına nasıl bir etkisi ya da katkısı olacaktır..?"
Göç, hüsrana uğramışların bir kitle hareketine katılmakla elde edeceğini umut ettiği şeylerin bazılarını, yani değişimi ve yeni bir başlangıç şansını sunar. Yükselen bir kitle hareketinin saflarını dolduran kişiler, önlerine çıkan göç imkânını da aynı ilgiyle karşılayacaktır. Bu nedenle göç, bir kitle hareketinin yerini alacak niteliktedir. Örneğin, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ve Britanya İmparatorluğu, Avrupa ülkelerinden çok sayıda göçmeni ülkelerine kabul etseydi, belki de Faşist devrim veya Nazi devrimi gerçekleşmeyebilirdi.
"Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir daha ki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. TEMİZLENMENİN YOLU ÇAMURDA YUVARLANMAK DEĞİLDİR..!"