Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Buğday nasıl filizini sürer de çıkarsa toprağın üstüne, Biz halkız,yeniden doğarız ölümlerde" P.Neruda
“bizim çağımızda romancıların başları beladadır. çünkü insanları en çok yalana, zulme, bütün kötülüklere karşı roman uyarır. bugün tüketim toplumu diye bir doyumsuzlar toplumu yaratılıyor. tüketimciler topluma bütün değerlerini aşındıran bir yapay kültür benimsetmeye çalışıyorlar, insanları birer obur canavar haline getirmek istiyorlar. roman bu
Reklam
Bir yanardağ söndü. Devrildi bir çınar; ışığın türkücüsü öldü. Sadece Çukurova değil, ölüm orucundaki tutsak, pamuk tarlasındaki ırgat, gecekondudaki Roman, ayazda sabahlayan çocuk da dağdaki eşkıya da yetim kaldı. Kütüphanelerimizin üstüne bir kara bulut indi. Yer Yaşar, gök Kemal şimdi… *** 2000’de, yeni binyılın kundağında ölmeye yatmış
"Düşünüyorum da hangimiz kusursuz, mükemmeliz? Hayatta yanlış yola düşmüş, hata yapmış insanlara karşı neden nefret doluyuz ve acımasızca davranıyoruz? Biz gerçekten hata yapan insanlara böylesine amansız, böylesine nefretle dolu olacak kadar kusursuz muyuz? Gerçekten mi? Bu kadın gibi nice insanları kendimizden ve toplumdan uzak tutmakla daha mı iyi yapıyoruz? Biz bu şekilde davranarak, onlara sahip çıkmayarak, onları yeniden hata yapacakları bir yere, daha karanlık bir noktaya itelemiyor muyuz?" Allah Seven Kalplerdedir, Ganire Paşayeva (Sayfa 215)
Hikayeler bitmez, biz hikayelerin sonu olduğuna inandığımız için sonlar vardır. Oysa gerçek hayatta hikayeler devam eder, bin bir başka biçimde. Zaman geçti, günler geçti Zarife iyileşmedi ama yaşamayı öğrendi yeniden. Biliyorum daha da iyi olacaktı, unutmayı öğrenmese bile katlanmayı öğrenecekti. Başka çare yoktu çünkü.. Çünkü hayat devam ediyordu. Henüz okumadığın rafta duran bir kitap gibi. Ve bir gün bir de baktın bahar geldi. Çemberimde Gül Oya
Son günleri artık bu görüntülerin. Baharın gelmesiyle, unutup gideceğiz bu güzel yağmurları. Aslında çok sevdik karı ve yağmuru. Ama bahar bi başka. Unutturuveriyor hepsini. Hafızamız da temizlenip yeniden başlıyor sanki yaşamaya. Unuturuz elbet biz bu yağmurları ama ıslanışlarımızı unutur muyuz onu bilemem.
Reklam
Dostlarıma merhaba demek için çıkıyorum bu akşam yola… Onların da kalbinde özlem var benim de… Onların da yüzünde beklemekte olan derlenmiş tebessümlerden bir demet, benim de… Dünyayı kurtarmaya yetmeyecek gücümüz biliyorum. Ama bu bilgiye meydan okuya okuya dünyanın yakasına yapışmalıyız diyorum. Biz güç yetiremeyeceğimizi düşündükçe bozuldu dünya… Yeniden birlik olmak boynumuzun borcudur şimdi… İyiliğin ve güzelliğin çoğalması için, olabildiğince emek vermeli.. Tüm üyeler ile birlikte Zeynep ATAMER ve Nur 'um merhaba ....
Biz, devlet kapısında iş arayan hizmetliler değiliz. Halk adına devletten hesap soran gazetecileriz. Devletin kirli sırlarını saklamak, iktidarın açığını kapatmak, görevimiz içinde değil. Bu vesileyle farkımızı yeniden ortaya koyabildiğimiz için mutluyuz. CAN DÜNDAR
Âdet Gören Erkekler Olsaydı… Gloria Steinem’ın ilk defa 1978’de Ms. dergisinde yayınladığı ve aşağıda çevirisini bulacağınız bu yazısı hala güncelliğini ve komikliğini koruyor. — Hindistan’da yaşamanın bana öğrettiği şey, dünyanın beyaz azınlığının bize açık tenlilerin daha üstün olduğu yalanını yutturmak için yüzyıllar harcadığı. Halbuki
Sıkıntıdan patlayacağız, inkar edemeyiz bunu. Güzel. Peki. Bir değişiklik oluverince ne yapıyoruz? Fırsatı kaçırıyoruz. Hadi işe koyulalım. Birazdan her şey bitecek ve biz yeniden yalnız kalacağız, hiçliğin orta yerinde. |Samuel Beckett
Reklam
(Ahmet Haşim) derki : İstanbul’u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilaların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. “Saat” ten kastımız, zamanı ölçen alet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz
NEŞET ERTAŞ Şiirlerin-türkülerin çoğunda kendi adı yerine ‘garip’ sözcüğünü kullanan Neşet Ertaş; “Ben küçük yaşlarımda bile bazı türküler üretirdim ama bu türkü benim demezdim, öyle çalardım türküleri. Babam arif kişiydi, bir gün dedi ki, oğlum sen bir şeyler yapıyorsun, kendin türküler söylüyorsun ama sonunda bir şey demiyorsun. Hayli türküler
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.