Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Var oluşu ve hayatı anlamlandırma arayışının yerini güç mücadelesine bıraktığı, nihilist bir çağdayız. Öykünecek bir Altın Çağ'dan, yeni ütopyalardan mahrum, coşkusuz, sindirilmiş bir şimdiki zamanda yaşıyoruz. Bayağılık üst mertebelere yükseltildi. Geçmişin parçalanmış mitlerinin birbirine uymayan yamalarıyla, sökükleriyle idare ediyoruz. En kötülerimiz biriktirmekle ve atmakla yetiniyor, en iyilerimiz yeniden dönüşüme sokmakla.
Sabahın köründe uyanık olduğumda duyarsızlık duvarım kalkıyor beni darmadağın ediyor ve günün sonunda o duvar yeniden örülmüş oluyor
Reklam
ANISI BİZ OLALIM BU SOKAKLARIN
Anısı biz olalım bu sokakların öpüşmediğimiz tek saçak altı hiç bir otobüs durağı kalmasın Biz yürüyelim kent güzelleşsin gürültüsüz sözcükler bulalım yeni sevinçlere benzeyen Biz gelince bir yağmur başlar
"her şeyi içimde yaşayıp sonlandırmaya o kadar alışmışım ki,her gün yıkılıp yeniden toparlanıyorum ve benden başka kimsenin haberi olmuyor."
Biz ancak; tattığımız, zevk aldığımız ama sonra kaybettiğimiz ve yeniden kavuşmak için de bir ümidimizin olmadığı nimetlere üzülürüz. René Descartes
Bir Hikaye Yarat Kendine
"Bizi şekillendiren, bizi tutan, bizi yaratan - iyi ve kötü için - hayal gücümüzdür. Yırtıldığımızda, incindiğimizde, hatta yok edildiğinde bizi yeniden yaratacak olan hikayelerimizdir." Doris Lessing
Reklam
Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur Duyar duymaz içim titremişti. Şair bu şiiriyle 'Diril ey Türk!' diye bağırıyor ve bizi uyanmaya çağırıyordu. Bu bağırışı duyduk, bu çağrıya uyduk. Bir arayış, uyanış ve sonunda diriliş başladı. Bir kuru kalabalık değil bir millet olduğumuzu anlamaya başladık. İbrahim Binbaşı doğru söylemiş, yeniden doğuyoruz, canlanıyoruz, diriliyoruz. Türk geri geliyor! Tarih bir millete bir kez dirilme hakkı verir. Yeniden uyursak, oyuna gelirsek, bir daha dirilemeyiz. Biz olmaktan çıkar, kaybolur gideriz. Bu sözümü unutmayın!"
Pitoresk ve Otantik
"Neler oluyor?" "Ah, şey," dedi İkiçicek hevesle, "görünüşe göre ayın ya da güneşin yeniden doğumunu kutlamak için binlerce senedir düzenlenen bir tören var. Anlaşılan, çok ciddi, güzel ve sessiz bir vakarla dolu bir tören." Rincewind ürperdi. İkiçiçek bu şekilde konuşmaya başladığında hep endişelenirdi. Yine de, en azından "pitoresk" ya da "otantik" dememişti hâlâ. Rincewind bu sözcükler için tatmin edici bir çeviri bulamamıştı henüz ama şimdiye dek aklına gelen en yakın anlam, "sorun" idi. "Keşke Sandık burada olsaydı." dedi turist üzüntüyle. "Resim kutumu kullanabilirdim... Her şey son derece pitoresk ve otantik görünüyor..."
Sayfa 79 - Rincewind ve İkiçiçek arasındaki diyalog.Kitabı okudu
Elini elimde tutarak onu sevdiğimi söyleyip yatağının kenarında oturamazdım, çünkü onu sevmiyordum. Bir zamanlar sevmiştim, bir zamanlar inanılmaz yakın ve bağımlıydım ona, bir zamanlar benim için bir tek o vardı, annem, ama bu duygu geçmişte kaldı ve yeniden dirilemez çünkü o zamandan bu yana olanlar öncesini de kapsayan bir güce sahip. Anneme sevgi, özlem duymuyordum ve bu sevgi ve özlem eksikliğinin ailede açıklamam, savunmam gereken bir şey, bana ait bir arıza olarak görüldüğünü biliyordum.
İnsan hayatın bir yerlerinde ölüyor aslında. Ruhuyla arasına yaşamak kadar uzun bir mesafe giriyor. Ölüyor insan ve yeniden diriliyor. Umut etmek için diriliyor, başlayabilmek için diriliyor, doğru dürüst bir tek cümle kurabilmek için diriliyor işte. Sonra... sonrası karanlık.
Sayfa 26
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.