acı içerisinde kıvranıyorum ve bir tek kendime yeniliyorum.
Bir kaç yaşam kaldı bende yaşlarımı unuttum. Yeniliyorum ben zor geliyor neden sana alışınca yarım kalıyor vurulan hayalim inandığım her şey boşa bugün ölsem ne olur üstesinden gelemem gidenin ardından yanıyorken içim bir gün daha geçiyor sen olmadan zaman
Reklam
Çırıl çıplak salmışım kendi mi gecenin koynuna Sokak lambalarının loş ışıkları altında nereye gittiğini bilmeden ayaklarım gölgemi takip ediyor , her gün yeni bir izini buluyorum üstümde biraz daha yok oluyorum zaten yoktum Yok oluşlar çığlık çığlığa kafamın içersinde yankılanıyor kafa tasimi yarıp bütün sesleri özgürlüğe kavuşturmak istiyorum Ama parmaklarının tavaf ettiği saçlarıma kıyamıyorum ölümün soğuk ikliminde titreyerek koparılmayı bekleyen lotos çiçeği gibi hayallerim , her sessizliğin bataklığı içerisin de bir gülüşüne yeniliyorum Mutluluktan yaktigim sigaranın izmaritinin dudaklarımı yakmasiyla kendime geliyorum ,artık yoksun. Yok oluşun özlemime engel mi ? Bilmiyorum ama özlüyorum. Özlüyorum dokunamıyorum okşayamıyorum, yüzünü ellerimin arasına alıp öpemiyorum nasıl olduğunu, nerde nasıl nefes aldığını bilmiyorum Sadece özlüyorum bütün özlemlerimin içimde çürüyor ve o kokuşmuşluğum arasında soğuk bir sesle tekrarlaniyor Aynı ses Özledim Gecenin koyusunda Gözlerinin tesiri altında Gülüşlerimin öldüğü yerde buluyorum kendimi. Kimsenin kimseye aşkı anlattığın da inandıracak delili olmasin Uykusuz intiharlar rüyalarında neyi sakladıklarını söylemesin kimseye... Ve en büyük delil olsun ellerine bulaşmış gereksiz bir hasret, ve sen kalbim ölüyorsun.
Şimdi mürdüm eriği/limon karışımı tazelik kokan Güldane geldi. Dolaptan iki ekmek alıp poşete koydu, içeri girip bozuk parayı tezgâha bıraktı, eliyle hoşçakal işareti yaptı ve gitti. Bulutlar birikmişti karşıda, sabahın belirginleşmesini önlüyorlardı, binaların üstünde yeni katları çıkmak için bırakılmış salkım saçak demirlere takılıyorlardı. Bulutları kalleş bir karayel kovalıyordu. Havada bet sesli kargalar döneniyordu. Bir bahçede ocak yakılmış, üstüne bir güğüm su vurulmuştu. Güldane'nin sıvacı babası geçen yaz iskeleden düşüp sakat kalmıştı. Güldane okulu bırakmış, remayözcü olmuştu. İşte ben bu ağarmayan sabahları, kalleş karayelleri, güvensiz iskeleleri değiştirecektim. Kargalara biraz usul erkân, solfej, makam öğretecektim. Ama yoruldum, kemiklerimde yarım yüzyılın sızıları birikmişti. Şimdi düşmüş birini yerden kaldırmak, dizi kanamış bir çocuğun dizine batikon sürmek gibi daha mütevazı hedeflerim var, yabani bir çile eri gibi, onlarla yetiniyorum. Gün oluyor, pide fırınının uykusuz çırağıyla kapı önünde beş dakikalığına dama oynuyorum, yeniliyorum, sevgili çırak dostumun yüzündeki mutlu küçük bir anı yakalayıp arka bölmedeki kavanozlarıma istifliyorum. Sonra onları mevlitlerde dağıtılan akide şekerleriyle karıştırıyorum. Tarçınlı naneli kokular arasında öte dünyaya göçenlerin ardından yüzlerde açan gülleri düşlüyorum. Ben üstün müyüm, aşağıda mıyım bilmiyorum. Bereketli bir yağmur muyum, karayeli biraz sola çeviren miyim, beyinleri ve kasları felç eden rutubet miyim bilmiyorum.
Sayfa 35 - BakkalKitabı okudu
Neden hala özlüyorum seni? Nedir bu yüreğimde istemediğim halde sürdüğün hüküm ? Sana açtığım savaşta kendime yeniliyorum hep, niye gücüm yetmiyor sana? Düşünmeyeceksin diye kalbime kaldırdığım başım yine sana eğiliyor. Dizlerim bir sana çöküyor, bir sana nefesim soluk. Nefret ediyorum senden Ama bir sen yoksun diye tüm mevsimler soğuk.
Son birkaç kısım zamanda, kendimi çok iyi hissetmiyorum.Kitap okudukça garipleşiyorum. Kendime yabancıymış hissine kapılıyor ve bu his güçlendikçe daha çok okuma ihtiyacı duyuyorum. Dahası davranışlarımı kontrol edemez durumda hissediyorum bu birkaç kısım zamanda. Gece karanlığıyla boğuşuyor, tıkırtılarını dakikalarca dinliyorum. Evvelki anda, beynimde zihnimi emen masaların düşü ile bekliyor, bekletiliyorum. Derimin iç kısmında oluşan kiri sürekli Su içerek yıkıyor, içiyorum içiyorum içiyorum .. ama arınamıyorum. Arınamıyorum zihnimden akan düşüncelerin passından. Kendimle oyun oynuyorum bazen. Yenilince kendime, çok ağrıma gidiyor. Sonra tekrar tekrar tekrar ama hep yeniliyorum kazanacağım inancıyla. Bir an duraksıyorum, Geçmişi gözettiğimde zamanım inancıma esir düşmüş. Kıskıvrak inancın girdabına çekilerek diplere en diplere karanlığa sürükleniyormuşum. Ah bir bilseniz! Bakmaktan gözümün feri düşmüş karanlık gecelere.Karanlık geceler, ah bu karanlık geceler. Gecenin karanlığıyla evlensem mi diyorum? Belki iyi eder, çok da sevimli olurum. Ama kabul etmez ki beni, der iç sesim. Eeeee o ki evrenin en esrarengiz gücü. Ve güce bakıyorum. Sonra yine dalıyorum güne ve güneşe.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.