Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Andrey Rublyov

Andrey Rublyov
@yersiz_yurtsuz
Özgürlük için bir yatak ve kitaplar yeterlidir der Spinoza, omuz silkip ahşap piposundan bir nefes çekerek.
Menzil, Karşı Devrim, Din Sömürüsü
Ben bütün dinlere, inançlara saygı duyarım. İnsanlara zarar vermediği, düşünce özgürlüğüne ket vurmadığı, insanları ayrıştırmadığı sürece. Bütün dinleri onların maddi göstergelerine de kültürel bir miras olarak değer veririm. Fakat günümüzde öyle değil. Bana kalırsa doğuda müthiş bir dinsel sömürü hâlen uygulanmaya devam ediyor. İnsanlar toprak ağalarına, mellelere, seyda adı verilen merdiven altı kişi kültlerine kurban ediliyor. Her şey gayet güzel kurgulanmış. Şayet bu kurgular siyasete alet edilmeseydi, insanların dini duyguları istismar edilmeseydi saygı duyardım. Ama öyle değil. Tövbe alma denilen şey birebir Hristiyanlıktan uyarlama, sadece gerçek bağlıların kalabildiği hatme adı verilen ayin Hristiyanlığın evharistiya uygulamasından uyarlama, bitmeyen çorba ve ekmek masalı yine Hristiyanlığın ekmek şarap ikonasından uyarlama. Bitti mi? Hayır. Seyyidler, sadatlar hikâyesi de yine aynı şekilde Hristiyan azizleri kültünden uyarlama. Bunları bilip susan ilahiyatçı da ilahiyatçı değil korkaktır. 30 Ağustos’u sadece siyasi ve askeri bir zafer olarak okumamak gerekir. 30 Ağustos ezilen, yok sayılan, cahil bırakılan Osmanlı sömürgesi Anadolu çocuğunun da kurtuluşu için bir meşaleydi. Anadolu çocuğunun kendisini binlerce yıllık bir karanlığın içinden kurtardığı ve kalemle, kitapla, defterle, bilimle cehalete, sömürüye savaş açtığı bir mücadelenin kıvılcımlarından birisiydi. Bugün sorgulamamız gerek. Cumhuriyetin yüzüncü yılında biz neredeyiz?
Reklam
Kurutulmuş biberler, ipe dizilmiş bamyalar, sararmış otlar mevsiminden herkese selamlar 🖖
Tek Yalnız Ben Değilim
Sözcükler, yazılar, öyküler, şiirler, romanlar ve duvarlarını kitapların sarmaladığı odalarla kaplı kahve kokulu sinematografik yalnızlıklar vardır bu dünyada. Hiç çalmayan ve artık çalması beklenmeyen telefon. Büyük bir evin çocuksuz, kardeşsiz sessizliğinde kendi kendine konuşmayı huy edinmiş, artık anlaşılmak gibi bir derdi olmayan, sese, ışığa, kalabalıklara duyarlı melankolik, düşsel bir tek çocuk senfonisi. Yalnızlık sözcüklerin dansına dönüştüğünde güzeldir. Yalnızlık naifse güzeldir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Siyasal islamcı sarı sendikaların yandaşlığı aracılığıyla öğretmenlere dayatılmak istenen performans rejiminin özü de bu neo-liberal ilke zaten.
Özgür

Özgür

@hakikatidesi
·
01 Ekim 2022 19:00
Özgürlüğün Krizi
Neoliberal performans toplumunda başarısız olan kişi, toplumu ya da sistemi sorgulamak yerine başarısızlığından kendini sorum­lu tutar ve utanç duyar. Neoliberal rejimin kendine has zekası bu­rada kendini gösterir. Sisteme karşı direnişe izin vermez. Buna karşılık yabancı bir gücün sömürüsünün söz konusu olduğu re­jimlerde sömürülenlerin dayanışma içine girerek birlikte sömü­rücülere karşı ayaklanmaları mümkündür. Marx'ın “proletarya diktatörlüğü” fikri de zaten bu mantığa dayanır. Ama bu, baskıcı iktidar ilişkilerini varsayar. Neoliberal öz-sömürü rejimindeyse insan öfkesini daha ziyade kendine yöneltir. İnsanın kendine yö­nelttiği bu saldırganlık sömürüleni devrimci değil depresif yapar.
Sayfa 16 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Salman Rüşdi
Bugün gidip kitaplığımdaki Salman Rüşdi külliyatıma bir iki tane daha eklemenin tam zamanı ve kendi çapımda çok iyi bir eylem olacağını düşünüyorum. Nefret söylemiyle kendi yaşam tercihleri dışındakilere kin kusanların, bıçak çekenlerin, ateş yakanların ülkesi olmayacak bu ülke.
Toplumsal Cinsiyet ve İslamcılığın Cadı Avı
Fatmagül Berktay kitabında toplumsal cinsiyeti şu şekilde tanımlıyor “belirli bir zamanda belirli bir toplumda cinsler için uygun olduğu varsayılan davranışların kültürel tanımı.” Bugün aile, gelenek ve dinsel tabular yoluyla sürdürülen anti-feminist söylemin ana hedefi de aslında bu toplumsal cinsiyeti sorgulayan kadınlar, kadın hakları örgütleri ve bu konuda bilinçlenen bir kuşak. Bu kuşak artık toplumsal cinsiyeti sorguluyor ve kendisine giydirilmiş cinsiyetçi kalıpları reddediyor.
Her kitap tarihsel bir andır.
Not tutmak ve ilerleyen yaşlarda dönüp bu tozlanmış notlara iç geçirmek için harika bir platform. Sadece toplumların değil insanların da kişisel tarihi vardır ve bu anlamda yazanların, not tutanların tarihi daha derindir. Okuduğumuz her kitap farkında olmadan bizi yeniden inşa ediyor, kimliğimizi yeniden yapılandırıyor, görme biçimlerimizi değiştiriyor. İleride bizden geriye sadece bu altı çizilmiş kitaplar, yazılar ve alıntılar kalacak.
Hobi ve Görsel Niyetine Okumak
Sabahattin Âli, Yaşar Kemal gibi edebiyatçıları okuyan bir insan, eğer özümseyerek okuyorsa hayat karşısında politik bir duruşa sahip olur. Bu kitapları okumasına rağmen yaşantısında omurgasızlığa devam eden, güçlüden yana olan, zulme sessiz kalan ve o sayfaları hiç anlamadan hobi niyetine, görsel niyetine heceleyen azımsanmayacak bir kitle var.
Herkes farklı hikayeler anlatıyor ama herkes aynı yalanlarla birbirini kandırıyor. Bazen sorarlar okumayı sevmek için ne yapmak gerekir diye. Toplumun iki yüzlülüğünden ve yalanlarından tiksinmekle başlar herşey. Bu da zaten bir farkındalık gerektirir. Bunlar yoksa okumak ağır gelir.
146 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.