Buradan başlamalıyım dedim kendi kendime. Artık zayıflığa yer yoktu,yalnızdım. Kızgınlık ve tiksintiyle süpürgeyi Gianni ile Ilaria'nın yataklarının, sonra da dolabın altına soktum. Beşinci kata nereden geldiği belirsiz,sarıya çalan yeşil renkte bir kertenkele kaçacak delik bulmaya çalışarak hızla duvar boyunca koşmaya başladı. Onu bir köşeye sıkıştırdım ve süpürgenin sapına tüm ağırlığımı vererek ezdim. Sonra odadan çıktım ve "herşey yolunda,babaya ihtiyacımız yok " dedim.
Dünyada bir iz bırakmaya çalışanların iç sesi
Razı değilim Allah'ım! Yok olmamaya, kalmamaya, gelmemiş olmaya, mevcut olmamaya razı değilim. Bu dünyada bırakmayacağım hiçbir şey yok. Ne deniz, ne ağaç, ne şehir, ne ev, ne kadın, ne de ben. Bu kalıbım, bu zarfım, bu kafesimle ben. Onların hepsini bırakabilirim. Fakat şuurumu, bilmek, duymak, var olmak şuurumu bırakamam. Razıyım bir toz parçası olayım. İnsanlar üzerime basarak geçsin. Canım acısın, duyayım. Canımın acıdığını duyayım. Razıyım bir kertenkele olayım. Kızgın yaz günlerinde bir bahçe duvarına tırmanayım. Tırnaklarımı tuğlalara geçireyim. Yeşil ve ıslak sırtımı güneşe vereyim. Fakat güneşle sırtım arasındaki öpüşmeyi duyayım. Tuğlaların incecik zerrelerini sayayım. Kovuklardaki böceklerin, bir boru içinden bakar gibi bana baktıklarını göreyim ve düşüneyim. Razıyım bir nokta olayım.. Fakat o noktaya bütün kainat, bütün mevcudiyle dolsun. Ben yok olamam. Ağlarım, tepinirim, çatlarım, çıldırırım, ölürüm, fakat yok olamam. Her şey benim olsun, vereyim, gökler, yıldızlar, gökteki samanyolu, ay, dünya vereyim. Fakat aklım bana kalsın! Aklım bana kalsın! Aklım!..
Reklam
Bu çok sağlamdı. Kalemine ön yargıyla yaklaştığım için affet Üstat
HUSREV - Allahım, ben yok olamam! Her şey olurum yok olamam. Parça parça doğranabilirim. Nokta nokta lekelere dönebilirim. Tütün gibi kurutulabilir, ince ince kıyılır, bir çubuğa doldurulur, içilir, havaya savrulabilirim. Fakat yok olamam. Madem ki bu kadar korkuyorum, yok olamam. Eczahane camekanlarında, ispirto dolu bir kavanoz içinde, düşürülmüş bir çocuk ölüsü gibi, yumruk kadar bir et parçasına inebilir, bir şişeye hapsedilebilirim. Fakat şişenin camından yine dışarıyı seyreder, önümden geçenleri görür, kendimi bilir ve duyar, kendimi ve Allahımı düşünebilirim. Razı değilim Allahım! Yok olmaya, kalmamaya, gelmemiş olmaya, mevcut olmamaya razı değilim. (Sükût, müzik.) Bu dünyada bırakamıyacağım hiçbir şey yok. Ne deniz, ne ağaç, ne şehir, ne ev, ne kadın, ne de ben. (Eliyle göğsüne çarpar.) Bu kalıbım, bu zarfım, bu kafesimle ben. Onların hepsini bırakabilirim. Fakat şuurumu, bilmek, duymak, var olmak şuurumu bırakamam. Razıyım bir toz parçası olayım. İnsanlar üzerime basarak geçsin. Canım acısın, duyayım. Canımın acıdığını duyayım. Razıyım bir kertenkele olayım. Kızgın yaz günlerinde bir bahçe duvarına tırmanayım. Tırnaklarımı tuğlalara geçireyim. Yeşil ve ıslak sırtımı güneşe vereyim. Fakat güneşle sırtım arasındaki öpüşmeyi duyayım. Tuğlaların incecik zerrelerini sayayım. Kovuklardaki böceklerin, bir boru içinden bakar gibi bana baktıklarını göreyim ve düşüneyim. Razıyım bir nokta olayım. Fakat o noktaya bütün kâinat, bütün mevcudiyle dolsun. Ben yok olamam. Ağlarım, tepinirim, çatlarım, çıldırırım, ölürüm, fakat yok olamam.
Kuyruğu havada küçük bir Yeşil kertenkele yanından hızla geçerken sordu, "Niye ağlıyor?" Bir güneş hûzmesinde titreyip duran Kelebek: "Sahi, neye?" dedi. Bir papatya, yanındakine fısıldadı: "Evet neye?" Bülbül cevap verdi, "Bir al gül için ağlıyor." Hepsi bir ağızdan: "Al gül için mi?" diye bağırdılar. "Ne gülünç şey!"
Denize bak, yıldızlara, hayvanlara, ağaçlara, Ne çok şey göreceksin..
Bu Ege böyledir. Mavi buğuludur taşı toprağı. Büyüsü de buradadır.
Reklam
221 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.