Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zaman Bir Tablodur Düşer Duvarlardan

Zaman Bir Tablodur Düşer Duvarlardan
@yesilvemai
98 okur puanı
Temmuz 2021 tarihinde katıldı
Mühendislere haksızlık etmek istemem. İnsan hayatını kolaylaştırmak için önemli bir görev üstlendiklerine şüphe yok. Fakat gerçekliği bir mühendislik projesine indirgemek, büyük bir kategori hatası yapmaktır. Toplum, siyaset, tarih, bilinç, din ve genetik mühendisliği yaparak çok katmanlı ve çok boyutlu gerçekliği tek boyutlu formüllere indirgemek bizi varlığa ve kendimize yabancılaştırır. Bu yüzden gerçekliği zihnimizdeki kutucuklara sıkıştırmaya çalışmak yerine, hakikatin ışığının özgürce yayılmasına izin vermeliyiz. Büyük varlık dairesi içinde mühendislik formüllerine uymayan her şeyi anlamsız, gereksiz, verimsiz yahut faydasız diye reddetmek, ontolojik ve epistemik fakirliğe çıkarılmış bir davetiyedir. Matematik ve mühendislik de dahi olmak üzere her şeyi ait olduğu yere koymak -ki adalet kelimesinin anlamı budur- sahih düşünmenin birinci şartıdır.
Sayfa 28 - 29
Emin okurunun profil resmi
Doğru sonsuzdur. İnsanlar parça parça kopartıp doğru budur diyip duruyor. Kalıplara sığdırmaya pek meyilliyiz.
Zaman Bir Tablodur Düşer Duvarlardan okurunun profil resmi
İnsan algılamakta zorlandığını ne yapıp edip elle tutulur, gözle görülür, kokuyla veya işiterek bir şekilde algılanabilir bir hâle sokmak ister. Algılayamadığı şeyi, yani gerçekliği olan bir şeyi kendi kılıfından çıkarıp kendi algılayabileceği bir kılıfa sokmaya çalışmak elbette büyük bir hatadır. Belki görünen parça hakikatin zıttı görünümündedir yahut en azından hakikatten bir cüzdür de ne yazık ki onu hakikatin ta kendisi zanneder. Ancak insan bundan daha ziyade, "artık elimdesin" dediği şeye tahakküm eder ve kendisini onun karşısında üstün tutar hâle gelir. Bu şekilde de hem hakikate hem de hassaten kendisine zulmeder. O vakit orada hakikatten uzaklaşan insan kendi hakikatine karşı gelmiş ve inkâr etmiş olur. Kısacası kalıplara sığdırmaya çalışırken kendi kalıbımızdan olmak gibi bir durum ortaya çıkıyor. Rabbim bizleri ıslah eylesin.
Reklam
Sadreddîn Şirâzî, Kur’ân, hadis ve İslâm’ın ilk dinî otoritelerinin söylemlerinin yanı sıra meşşâî felsefesine, İşrâkiyye mektebine, sünnî ve şii kelamlarına ve mârifet (yahut gnosis) mektebine dayanarak sonradan müteal teosofi (hikmet-i müteal) olarak adlandırılacak olan büyük sentezi kurdu. Molla Sadrâ insanın bilgiye ulaşması için açık olan üç kaynak olduğuna inanırdı. Bunlar; vahy, akıl ve iç hissediş yani keşf idi. Buradan hareketle insanın bu üç kaynağın herbirinden öğrenebileceklerini harmozine edecek “hikmet”i tarif etmene çalıştı.
Sayfa 102
Zaman Bir Tablodur Düşer Duvarlardan okurunun profil resmi
“Asırlar boyu din ile felsefeyi ve bunların yanı sıra bir tarafta iman esasları ile diğer tarafta kalp ve keşf ile edilen bilgili Tanrı’nın insana bir bilgi elde etme aracı olarak bahşetmiş olduğu aklı kullanarak birleştirmeye çalışan İslâm düşünürlerinin fikirlerine dayanarak bir sentez geliştirdi.”
"Duygu paylaşımından doğan sevinç" yönteminin uygulanışı
Gözlerinizi kapatıp kendinizi gözünüzde canlandırıyorsunuz. Başınıza güzel bir şey geldiğini hayal ediyorsunuz - âşık olduğunuzu ya da gurur duyduğunuz bir şeyler yazdığınızı. Bunun doğuracağı sevinci hissediyorsunuz. Kendinizi bu sevince bırakıyorsunuz. Sonra sevdiğiniz birini gözünüzde canlandırıyorsunuz ve onun da başına harika bir şey geldiğini hayal ediyorsunuz. Bunun doğuracağı sevinci hissedip kendinizi yine bu sevince bırakıyorsunuz. Buraya kadar her şey kolay. Sonra pek tanımadığınız birini gözünüzde canlandırıyorsunuz - markette çalışan tezgâhtar kızı örneğin. Onun başına harika bir şey geldiğini hayal ediyorsunuz. Ve onun için sevinç duymaya çabalıyorsunuz - gerçek bir sevinç duymaya. Sonra işler zorlaşıyor. Gözünüzde sevmediğiniz birini canlandırıyorsunuz ve o kişinin başına güzel bir şey geldiğini hayal etmeye çalışıyorsunuz. Sonra o kişi adına sevinç duymaya çabalıyorsunuz. Kendiniz ya da sevdiğiniz biri için duyacağınız sevincin aynısını hissetmeye çalışıyorsunuz. Kendilerini ne kadar iyi hissedeceklerini, ne kadar etkileneceklerini hayal ediyorsunuz. Sonra hiç mi hiç sevmediğiniz ya da düpedüz kıskandığınız birini gözünüzde canlandırıyorsunuz - Rachel için bu kişi kıskandığı akrabası olmuştu. O kişi adına sevinç duymaya çalışıyorsunuz. Gerçek, sahici bir sevinç. "Bunu düşünürken hiç de öyle hissetmiyor olabilirsin. Bunları söylemek düpedüz canını yakıyor olabilir," diyor Rachel. "O kişiden ve kazandığı başarıdan nefret ediyor olabilirsin - ama yine de söylüyorsun." Bunu her gün on beş dakika boyunca yapıyorsunuz.
Sayfa 266 - 267
Zaman Bir Tablodur Düşer Duvarlardan okurunun profil resmi
Rachel ilk birkaç hafta bunun anlamsız olduğunu düşünmüş. Ama sonra zaman içinde bir değişiklik fark etmiş: "Artık öyle karnıma yumruk yemiş gibi hissetmiyorum. O his kaybolup gitti." Toksik duyguların yavaş yavaş azalmaya başladığını hissetmiş. Gün içinde defalarca göğsüne saplanan o kıskançlık kaybolmuş. Bu tekniği daha uzun süre uyguladıkça, o duygular da aynı ölçüde geri çekilmiş. Özel bir sorun yaşadığı o akrabasını düşünürken, "Artık onu hiç kıskanmıyorum demek değil bu. Sadece düzeyi o kadar düştü ki artık aynı acıyı hissetmiyorum," diyor Rachel.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir doğa manzarası karşısında kendinizin ve dertlerinizin küçücük kaldığı, dünyanın ise kocaman olduğu hissine kapılıyorsunuz - ve bu his egonun baş edilebilir bir boyuta inmesini sağlayabiliyor. "Senden daha büyük bir şey bu," diyor Isabel etrafına bakıp.
Sayfa 160 - 161
14 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.