Âliminden cahiline herkes, kasabını bekleyen koyuna dönüştürülmüştü.
Kıble, namazda Kâ’be’yi, eylemde Batıyı gösteriyordu.
Kimi ecelini bekliyor, kimi kestirmeden kurtaracak bir mehdiyi…
Aç, açık ve selde saman çöpü gibi bir ümmet…
IV
19... senesi eylülünün on beşinci gecesi idi.. Saat on ikiden sonra, Kalküta şehrinin
varoşlarından
gelen bir adam, umumî hapisanenin yüksek duvarları karşısında durdu. Tam bedir
halindeki
ay,
gökyüzünü kaplıyan ve esen rüzgârla korkunç şekiller alıp akan siyah bulutların
arkasında kâh
gizleniyor, kâh meydana çıkıyordu.
Şehrin
II
Benerci, Somadeva'nın odasından sokağa çıkınca, Roy Dranat'ın «akşamüstü serinlikte bir teferrüçten
dönerken» soğuk alıp zatürreeden öldüğünü duydu. Ve Roy Dranat'ın oteline gitti. Gördüklerini şöyle anlatıyor:
Girdim ki içeriye,
"Abdülhamid saltanatının son seneleri. Yirminci asrın başları. Avrupa, ne olduğunu hiç mi hiç bilmediğimiz Amerika büyük endüstri devrinin en hummalı kuruluş devrinde. Biz uykuda... Memleket tam sömürge... Her şey ucuz, fakat para pahalı..."
Can Yücel
IV
19... senesi eylülünün on beşinci gecesi idi.. Saat on ikiden sonra, Kalküta şehrinin varoşlarından gelen bir
adam, umumî hapisanenin yüksek duvarları karşısında durdu. Tam bedir halindeki ay, gökyüzünü kaplayan ve esen
rüzgârla korkunç şekiller alıp akan siyah bulutların arkasında kâh gizleniyor, kâh meydana çıkıyordu.
şehrin