Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
sen benimle gökyüzünde koşmayı sen benimle ölürken buluşmayı paylaşabilir misin güneşi koklayınca çatlayan bir tohumu ırmağın yüreğinde çiçeklenen yangını her akşam yalnızlığı uyandıran toprağı her sabah bir gölgeyi sevindiren yaprağı paylaşabilir misin sen benimle gökleri paylaşabilir misin hani salkım saçaktır bulutlarda sevgiler hani bir turna
Genç kız ellerini uzatmıştı Aşk dolu sevgi yağmurlarına Kolunda uçuşan yusufçuk dövmesi Nabzında yitik bir alfabenin son harfiyle Fransız bulvarında trafiğin sol tarafında Gazeteyle yüzünü kapamışlar Umutla hayatın korkularından kaçarken Soluksuzca iç çekerek "The Lonely Shepherd" dinler Mutluluğa olan açlığını bastırırdı Fransız bulvarında trafiğin sol tarafında Yüzünü gazeteyle kapamışlar...
Reklam
... Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde...Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay
Bazen şöyledir: Ne yapsak ne etsek olmaz. Neresinden tutsak elimizde kalır. Hiddetlensek de durmaz, yalvarsak da. Olur biter olacak olan. Akar gider zaman. Önünde yıkar duranı. Yıkar geçer, tüm iyi niyetimizle orada dimdik dursak dahi. Uyar'ın o çarpıcı mısraı gibi yok eden bizizdir her şeyi, her şeyi tamir etmek isterken üstelik: "Her
Pembe uçurtmalar yolladığından beri Sarardı tiryaki menekşeleri Sonbaharın tozlu kafeslerinde Sevgi turnaları yakalıyorum Turnalar gidiyor; ben kalıyorum Avareyim, asudeyim, yorgunum Bilmiyorum neden sana vurgunum Erzurum garında, banklar üstünde Uyku tutmuyor karanlıkları Yitik düşlerimi kovalıyorum Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Yağmur yağarken dışarda Ömür Hanımla sohbet ettim
Susmak yalnızlığın ana dilidir, Ömür hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük...Yalnızım Ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım...Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor.Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?
Reklam
Yitik düşlerimi kovalıyorum
Gök karardı yine Yağmurun şiiri başladı sessizce Her damla hüzünlü bir notayı düşürdü toprağa Ve toprak ağıdını fısıldadı yapraklara Yapraklar sarardı bir bir döküldüler Her biri bir umudun son buluşu Rüzgarın kollarında hüzne yolculuk ederler Son danslarını yaparlar hüzünle dolu Kuşlar bile şarkılarını unuttu Göç mevsimi geldi gittiler
Ölümün coğrafyasında, yitik birer masum çocuktuk. Dilsizdik, kimsesizdik, kimliksizdik! Ama insandık!
Mehmed Uzun
Mehmed Uzun
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.