Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yonca Karalamaci Baysal

İnsanlarda; bir ırkı, bir ulusu veya ayrıcalığı olan bir grubu, onun en kötü üyelerine bakarak değerlendirme eğilimi vardır. Her ne kadar bunun haksızlığı, ortadaysa da, bu eğilimin haklı olan bir yönü de vardır. Çünkü bir topluluğun niteliği ve kaderi, birçok zaman onun en kötü elemanları tarafından belirlenir.
Reklam
Uğrunda canımızı vermeye hazır olmadığımız bir amacın, hayatımızı değerli kılacağından emin olamayız. Bu canını vermeye hazır olma duygusu, bugüne kadar kaybettiğimiz fırsatların yerini dolduracak olan şimdiki amacın, gerçekte şimdiye kadar seçebileceğimiz amaçlardan en iyisi olduğunun kendimize ve başkalarına dönük bir ispatıdır.
İşsiz kalan kişilerin, kendilerine maddi yardım yapanlar yerine, kendilerine umut aşılayanları takip etmeleri daha güçlü bir ihtimaldir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir insanın işi meşgul olunmaya değerse, o insan muhtemelen kendi işiyle meşgul olur. Fakat, işini meşgul olmaya değmez buluyorsa, kişi aklını kendi anlamsız işinden ayırarak, başkalarının işiyle iştigal eder. Başkasının işiyle meşgul olmak şu şekillerde ortaya çıkar: Dedikodu yapmak, kirli çamaşırlar aramak ve başkasının işine burnunu sokmak ve ayrıca yerel, ulusal ve ırksal konulara aşın ilgi göstermek. Böylece kendinden uzaklaşan kişi, ya başkasının sırtına biner ya da onunla gırtlak gırtlağa gelir.
Bir insanın kendi mükemmelliğine olan inancı ne kadar zayıfsa, ulusunun, dininin, ırkının veya inandığı kutsal amacın mükemmelliği yönündeki iddiası da o kadar güçlüdür.
Reklam
Hitler’e göre, “bir hareket ne kadar çok makam tesis eder ve mevki dağıtırsa o kadar daha düşük nitelikteki kişileri kendine çeker ve sonunda bu siyasi askıntılar başarılı bir partiyi öylesine sararlar ki, başlangıçtaki hareket, artık ilk idealistler tarafından tanınmayacak hale gelir…
Sonuç olarak, giriştikleri büyük hamlenin başarılmasında karşılaşılacak güçlüklerden habersiz olmalan gerekir. Deneyimli kişiler, bu işler için birer engeldir. Büyük Fransız Devrimini başlatan kişiler, siyasi tecrübeden tamamen yoksun kişilerdi.
Kişilerin büyük düzen değişikliği hareketlerine koşup dalmaları için iyice hoşnutsuz olmaları, fakat aşırı yoksulluk içinde bulunmamaları gerekir. Ve ayrıca güçlü bir öğretiye, yanılmaz bir öndere veya yeni bir üstünlüğe sahip olmak yoluyla yenilmez güç kaynağı kapılarının kendilerine açılacağına inanmış olmaları gerekir.
Bir ülkeye veya dünyaya yeni düzen vermek isteyenler, bunu hoşnutsuzluğu körüklemek veya hedeflenen değişikliğin doğru ve yararlı olduğunu göstermek veya halkı yeni bir hayata zorlamak yoluyla başaramazlar. Bunu başarmak için, geleceğe ait büyük umutların nasıl alevlendirileceğim ve alevin nasıl körükleneceğini bilmeleri gerekir. Ortaya atılan umudun şekli önemli değildir; bu ahiretteki cennet olabileceği gibi, dünya cenneti, yağmacılık, hesapsız servet, efsanevi başarı ve dünya egemenliği de olabilir. Eğer komünistler Avrupa’yı ve dünyanın büyük bir bölümünü ele geçirirlerse, bu, onların hoşnutsuzluğu iyi tahrik etmesini veya halk kitlelerini nefretle iyi zehirlemesini bildiklerinden değil, umut vermesini iyi bildiklerinden ötürü olacaktır.
Güçlü kişi de zayıf kişi kadar çekingen olabilir. Önemli olan, güç araçlarına sahip olmaktan çok geleceğe duyulan inançtır. Geleceğe olan inançla birleşmemiş güç, yeniliği önlemek ve mevcut düzeni korumak için kullanılır. Diğer taraftan, geleceğe bağlı büyük umudar, güçle desteklenmese bile, en tehlikeli cüreti bile yaratabilir. Çünkü umutla dolu olan kişi, en garip kuvvet kaynaklarından bile etkilenebilir.
Reklam
Büyük değişiklik hamlelerine katılmakta gönüllü olan kişiler, genellikle kendilerinin büyük güce sahip olduklarına inanırlar. Büyük Fransız Devrinıini yapan nesil, insan mantığının ve sınırsız zekâsının yüceliğine aşın derecede inanmıştı
Düşkün yoksullar da çevrelerindeki dünyanın ürküntüsü içinde yaşarlar ve değişikliği sevmezler. Açlık ve soğuk kapımıza dayandığı zaman hayatımız tehlikededir. Bu yüzden yoksul kişiler de zengin ve imtiyazlı kişiler gibi muhafazakâr olurlar ve sosyal düzenin değişmeksi-zin devam etmesinde aynı önemde rol oynarlar.
İnsanlarda, kendi varlığını şekillendiren güçleri genellikle kendi dışında arama eğilimi vardır.” Başarımızın ve başarısızlığımızın nedenlerini çevremize bağlamaktan kaçınmayız. Bundan dolayı, iyi bir dünyada yaşadığını düşünenler bu dünyayı aynen korumak, hayal kırıklığına uğramış kişilerse bu dünyayı temelden değiştirmek isterler.
Geçmiş çağlarda dini hareketler birer değişiklik aracı idiler. Bir dinin muhafazakârlaşması can suyunun pıhtılaşması gibidir. Doğmakta olan bir din hareketi, baştan aşağı değişiklikler ve denemelerle doludur ve her yönden yeni görüşlere açıktır. İslamiyet doğduğu zaman, ör-güçlendirici ve modernleştirici bir ortam meydana getirmiştir. Hıristiyanlık, Avrupa’nın vahşi kabileleri arasında bir uygarlaşma ve modernleşme etkisi yaratmıştır. Gerek Haçlı Seferleri, gerekse 16. yüzyılda Protestan kiliselerinin kurulmasıyla sonuçlanan dini devrim (Reformasyon) Batı dünyasını Orta Çağın uyuşukluğundan silkip çıkaran önemli etkenlerdir.
Alışkanlıklar kendini geliştirmenin bileşik faizidir. Her gün yüzde 1 oranında iyileşmek uzun vadede çok büyük anlam ifade edecektir. w Alışkanlıklar iki kenarı keskin bir kılıçtır. Lehinize de işleyebilirler, aleyhinize de; işte bu yüzden detayları anlamak esastır. « Küçük değişiklikler genellikle siz kritik bir eşiği atlayana kadar herhangi bir fark yaratmıyormuş gibi görünür. Her türlü birleşik sürecin en güçlü sonuçları geç alınır. Sabırlı olmalısınız. *    Atomik bir alışkanlık daha büyük bir sistemin parçası olan küçük bir alışkanlıktır. Tıpkı atomların moleküllerin yapı taşları olması gibi, atomik alışkanlıklar da hatırı sayılır sonuçların yapı taşlarıdır. ■ Daha iyi sonuçlar istiyorsanız hedef belirlemeyi unutun. Onun yerine sisteminize odaklanın. *    Hedeflerinizin seviyesine çıkmazsınız. Sistemlerinizin seviyesine inersiniz.
111 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.