"Spoiler olabilir. Sonra kulaklarımı çınlatmayın."
Çok inceleme yapan, becerebilen biri değilim. Zaten bu da bir inceleme sayılmaz, az çok düşüncelerimi paylaşmaya çalışacağım.
İncelemelere şöyle bir baktım da herkes hayranlıklarını dile getirmiş. Bende pek öyle bir etki olmadı açıkçası. Hatta okunmasa da olur diye düşündüm.
Her çeviri kitabı bitirdiğimde keşke aslından okuyabilsem diye düşünüyorum. Bu kitapta da öyle oldu. Belki aslından okusam, okuyabilecek kabileyette olsam daha farklı şeyler düşünebilirdim.
Gelelim bizim elemana. Yani ne denir bilemiyorum. Genç Werther'in Acıları değil de "hatıraları" desek keşke. Çünkü ben bir acı hissetmedim. Mesela bundan önce okuduğum, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubunda ki hissi burada yaşayamadım.
Efenim sen git nişanlı kadına aşık ol sonra yok biz kavuşamıyoruz, yok biz imkansız aşkız falan. Yani ne bileyim bunlar bize ters. Bir de acı çek. Ya nolacadı.
Sonra bakanlıkta işe giriyor bizimkisi. Kpss derdin yok bi şey yok. Zorla sokuyorlar işe beyefendiyi birde. Burada yıllarını Kpss ye vermiş ömrünün baharını harcamış gençlere sor sen acıyı.
Neyse işin şakası bir yana da Almanın acısı bile bir değişik oluyor. Bir Werthere bakıyorum bir de bizim Kuyucaklı Yusufa, aradaki farka da artık ikisini de okuyanlar karar versin.