"Mutsuz muyum mutlu mu?
Belki de bir önemi yoktur.
İçimde bir tutam burukluğa karışmış nostaljik bir sıcaklık var.
Aynı duygu için bazen çocuk gibi gülerken bazen gece boyu ağlıyorum.
Sanırsam kelimelere doğru bir şekilde dökemeyeceğim, yapabilsem de artık vazgeçiyorum.
Bir nedeni yok.
Sadece yaşıyorum..."
Kitaba başlamak isteyenlerin beklemeden başlaması gereken bir kitap.Başta dili biraz ağır gibi gelse de çok kısa bir süre zarfında dilini kolayca anlıyor ve sıkılmadan okuyorsunuz.Betimlemeler ve işleniş fazlasıyla yerinde.Bakış açınızı değiştirecek bir kitap.
------------------------------------------------------------------------
Od bir Yunus romanıdır.Yunus Emre'nin hayatında yaşadığı acıları, zorlukları çok sevdiği Sitare'yi ve oğlu İbrahim'i kaybedişi, Allah aşk'ı ile yanışını anlatır. Od romanı Yunus Emre'ye ek olarak hocası Tapduk Emre'yi, Mevlana'yı Hacı Bektaş Veli'yi anlatır. Yunus'un yaşadığı zorlukların üstüne bir de vatanın durumu eklenir. Vatan Moğol askerleri, Haçlı İstilacıları ve hırsızların saldırısı altındadır. Yunus'un bu od'da, ateşlerde yanarak hamlıktan olgunluğa geçisi kişinin kalbine işleyerek anlatılır. Bu zorlu yaşam içinde, bütün bu acılar içinde Yunus'un yine de hoş görüyü elden bırakmaması, yaratılan her canlıyı yaratıcıdan dolayı sevmesi, gönlü güzel, iyi huylu bir insan olması vurgulanır. Aşık Yunus, Derviş Yunus, şu bizim Yunus... der ki 'Ölür ise can ten ölür, canlar ötesi değil'. Yunus yazmaktan, sevmekten hiç vazgeçmez. Yaşadığı tüm bu acılar onu şiire iter. Yunus, yazarak kendini, duygularını ifade eder, dışa vurur.
Tanrının formülü eşsiz ve büyüleyici bir eser.Bilim kurgu,macera, tarih ve bunun gibi kitaplardan hoşlanıyorsanız kesinlikle seveceksiniz.Quantum fiziği, felsefe-özellikle batı- ve din gibi alanları harmanlayarak sade bir dille beraber oldukça akıcı ve etkileyici bir eser ortaya konmuş.Okunmaktan oldukça keyif alacağınız ve size bir çok katkısı olacak bir kitap.
------------------------------------------------------------------------
1951 sonbaharı: İsrailin ilk başbakanı David Ben Gurion, Albert Einsteinla tanışmak için Princetona gider. Ziyaretinin amacı nükleer silah elde etmektir. Atomla başlayan gizli sohbetleri hızla Tanrının varlığına doğru yönelir. Einstein Tanrının formülünün peşindedir. Dünya düzenini tepe taklak edebilecek bir önemde olduğu için CIA de bu belgenin izini sürmektedir.
Günümüz Kahiresi, Tahrir Meydanı: Kriptolog ve tarih profesörü Thomas Noronhanın hayatı, çekici İranlı bir kadın olan Ariana Pakravanın, çok gizli bir elyazmasını deşifre etmek için yardımını istemesiyle alt üst olur. Albert Einstein imzalı elyazmasının başlığı Tanrının Formülüdür. Bu formülü deşifre edebilecek tek uzman Noronhadır. Bunun farkında olan tüm güçlerse Noronhayı izlemektedir. Kendisiyle birlikte dünyanın da kaderini ilgilendiren bu formül pandoranın kutusuna dönüşmek üzeredir.