Tasarlamak gerçek bir șeydir; açıklığa
vurulmuş düşler, denenmiș demektir. Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün, Öbür gerçeklerin arasındaki yerini alır ve bir daha asla yıkılmaz ama kolayıkla saldırıya
uğrayabilir.
Derler ya, insan asla doymak bilmez
diye, yüzünü verseniz ille de astarını
ister diye. Bu sözler insanı kınama
amacıyla söylenir, oysa insan soyunun
en büyük yeteneklerinden biri, onu
elindekiyle yetinen hayvanlardan
Üstün kılan bir yetenektir bu.
Olgunlaşmıştı ve yaşadığı dünyayı artık tanıyordu. Dünya kaba
ve maddiyatçiydı. Gördüğü dünya vahşi acımasız ve soğuk bir
dünyaydı, sevgiden șefkatten yoksun, ruhun sıcaklığının asla
bulunmadığı bir dünya.
insanlar geçmişlerinde defalarca kendi yarattıkları tanrı-
ların yok olduğunu görüp _hayal kırıklığına_ uğramışlardı
Köpekler ise insanların yarattığı bu durumu yaşamıyordu. in-
sanların tanrıları gözle görülmez ve soyuttu. Gerçek mi değil
mi anlaşılamıyordu. Köpeklerin tanriları ise bu kadar belirsiz
değildi; Güç ve iyilik bunu ifade ediyordu. Kurtlar ve köpekler
ateş yakan insanlara ilk yaklaştıklarında, onların üstünlüklerin
kabul edip tüm dünyayi avuçlarının içlerine alarak, diğer can-
Iıların yașamasına veya ölmesine karar verebilen somut tanrı-
lar olduklarını kabul etmişlerdi. Böyle bir tanrıya inanmak için
imanlı olmak gerekmiyordu. Her şey açıkça ortadaydı zaten
Bundan kurtulmak_ imkânsızdı. Gözlerinin_ önünde iki bacak-
larınin üzerinde ellerinde sopalarıyla duruyorlardi. Çok güçlü,
hirsli, bazen öfkeli bazen șefkatli, ancak parçalandığında diğer
hayvanlarla aynı tadı taşiyan etli, kanl, canlı yaratıklardı.
Beyaz Diș için durum buydu. insanlardan kaçmak imkân-
sızdi.
'Olabilir, ben köpeklerle ve insanlarla yetmiş bir
yıl birlikte yașadım, çoğunlukla kemiği birbirlerinden
çalmaya çalıştıklarına tanık oldum. iki köpeğin bir
kemiği kırmak için birbirlerine yardım ettiklerini hiç
görmedim, ama çalmak için birbirlerini yediklerini çok
gördüm"