Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan askerler kimi zaman duygularının esiri olup cinayet, yağmalamave tecavüz gibi savaş kanunlarını ihlal eden davranışlarda bulunabiliyor. Duygu deyince aklımiza merhamet, sevgi ve empatiyle ilgili şeyler gelir genellikle ama savaş zamanı kontrolü sıklıkla ele geçiren duygular korku, nefret ve acımasızlık olur. Robotların duyguları olmadığına göre askeri kanunlar harfiyen uyacaklarına, asla şahsi korkular ve nefret yüzünden yoldan çıkmayacaklarına güvenilebilir.
İnsanlar yapay zekâdan itaatkâr kalmayacağını düşündükleri için korkar genellikle. Efendilerine başkaldırıp sokaklarda başıboş gezerek önlerine çıkanı öldüren robotlar hakkında haddinden fazla bilimkurgu filmi izledik. Oysa robotlarla ilgili esas sorun bunun tam tersi. Muhtemelen her koşulda efendilerine itaat edecekleri ve asla başkaldırmayacakları için korkmalıyız onlardan.
Reklam
Elbette iş başvurularını değerlendirebilecek bir kod yazmak kolay olmayacaktır ve mühendislerin kendi bilinçaltlarındaki önyargıları yazılıma aktarmaları riski hep olacaktır." Ama bu tür hataları fark edip yazılımı düzeltmek, insanları ırkçılıktan ve kadın düşmanlığından arındırmanın yanında devede kulak kalır.
Kiminle evleneceğime Netflix karar versin lütfen edemiyorum kimseyle tanışmaya:)
Ama Netflix, Amazon ya da televizyon algoritmasının sahibi her kimse, o kişi bizim kişilik tipimizi ve ruhumuzun tellerine nasıl dokunacağını bilecek. Böyle bir veri Netflix ve Amazon'un tüyler ürpertici bir doğrulukla bize en uygun filmleri seçmesine yarayabileceği gibi ne oku- yacağımız, nerede çalışacağımız ve kiminle evleneceğimiz gibi hayatımızın önemli kararlarını da bizim adımıza almalarını sağlayabilir.
Algoritmanın bu konuda yararı dokunabilir. Herkes önceden izleyip gerçekten beğendiği filmleri söyler ve algoritma devasa istatiksel veritabanını baz alarak grup için en uygun filmi bulabilir. Maalesef insanların kendileri hakkındaki beyanları, bilindiği üzere, gerçek tercihlerini anlamak için son derece güvenilmez bir ölçüt olduğundan, böylesine üstünkörü bir algoritma kolayca yanlış yönlendirilebilir. Sık sık bir sürü insanın bir filmi şaheser diye övdüğünü duyar, kendimizi filmi izlemeye mecbur hisseder ve yarısında uyuyakalsak da kültürsüz görünmek istemediğimizden herkese ne kadar muhteşem olduğunu söyleriz.
“Etkili hikayeler anlatmak kolay değildir; zorluk hikayeyi anlatmakta değil, herkesin hikayeye inanmasını sağlamaktadır.”
Sayfa 46 - Kolektif KitapKitabı okuyor
Reklam
Lüksler zamanla ihtiyaç haline gelir ve yeni zorunluluklar ortaya çıkarır.
Sayfa 99 - Kolektif KitapKitabı okuyor
Bugün bile insanlar arasındaki iletişimin büyük bölümü ister e-posta ister telefon konuşması veya gazete sütunları olsun, dedikododan oluşur. Bu durum bize o kadar doğal gelir ki, sanki dilimiz özellikle bu amaç için evrilmiş gibidir. Yoksa siz tarih profesörlerinin öğlen yemeğinde Birinci Dünya Savaşı'nın sebeplerini tartıştığını veya nükleer fizikçilerin akademik konferansların kahve molasında zerreciklerden bahsettiklerini mi düşünüyorsunuz?
Sayfa 36 - Kolektif KitapKitabı okuyor
"Etrafımızdaki hapishane duvarlarını yıkıp özgürlüğe koştuğumuzda aslında daha büyük bir hapishanenin geniş bahçesine doğru koşuyoruz."
Kolektif Kitap, İnceleme, Türkçesi: Ertuğrul GençKitabı okuyor
ben hâlâ küçüğüm..
"Çoğu çocuk dünyanın geri kalanının göremediği ve duyamadığı bir hayali arkadaşın varlığına inanır. Bu hayali arkadaş sadece çocuğun öznel bilincinde yaşar ve çocuk büyüyüp ona inanmayı kesince hayali arkadaş ortadan kaybolur."
Kolektif Kitap, İnceleme, Türkçesi: Ertuğrul GençKitabı okuyor
Reklam
"İnsanüstü bir çabayla kişisel isteklerimi hayali düzenin ellerinden kurtarsam bile, ben sadece bir kişiyim. Hayali düzeni değiştirmek için milyonlarca yabancıyı benimle işbirliği yapmaya ikna etmem gerekir. Zira hayali düzen, kendi hayal gücümde yaşattığım öznel bir düzen değil, insanlar arasında yaşayan, binlerce veya milyonlarcasının paylaştığı hayal gücünde yaşayan bir düzendir."
Kolektif Kitap, İnceleme, Türkçesi: Ertuğrul GençKitabı okuyor
Kurgu kötü değil, hayati bir olgudur. Para, devlet ya da şirket gibi ortaklaşa kabul ettiğimiz hikayeler olmadan hiçbir karmaşık insan toplumu işleyemez. Uydurduğumuz kurallara inanmadan futbol oynayamayız. Piyasalardan ya da mahkemelerden, benzer uydurma hikayelere inanmadan yararlanamayız. Ancak bu hikayeler sadece araçlardır. Hedeflerimiz ya da değerlerimiz hâline gelmemelidir. Sadece kurgu olduklarını unuttuğumuz anda gerçeklikle bağımızı kaybederiz. "Şirket için çok para kazanmak" ya da "ulusal değerlerimizi korumak" gibi çatışmaların içine düşeriz. Şirket, para ve ulus sadece hayalimizde var olabilir. Hepsini kendimize hizmet etmek için yaratmışken, neden onlar uğruna kendi hayatlarımızı feda edelim? 21. yüzyılda geçmişte görülmediği kadar güçlü kurgular ve totaliter dinler yaratacağız. Biyoteknoloji ve bilgisayar algoritmalarının yardımıyla bu dinler dakika dakika varlığımızı kontrol etmekle kalmayacak; bedenlerimizi, beyinlerimizi ve zihinlerimizi de şekillendirecek, cennetler ve cehennemlerden oluşan bütünlüklü sanal dünyalar yaratacaklar. Kurguyu gerçekten, dini de bilimden ayırmayı başarmak hiç olmadığı kadar zor ve hayati olacak.
Para parayı, fakirlik de fakirliği çeker. Eğitim daha fazla eğitimi, cehalet daha fazla cehaleti doğurur.
Insanlar tarihteki en iyi sağlık hizmetini alacaklar ama muhtemelen tamda bu nedenle sürekli hasta olacaklar. Bedenin bir yerinde her daim bir sorun vardır. Her zaman ıslah edilebilecek bir şeyler bulunur.
“Aslanlar daha ölümcül oldukça ceylanlar da daha hızlı koşmaya, sırtlanlar daha iyi işbirliği yapmaya, gergedanlar daha saldırgan olmaya başladı. Buna karşın, insan tepeye o kadar hızlı çıktı ki, ekosistemin gerekli ayarlamayı yapacak vakti olamadı, ve buna ek olarak insanlar da bu değişime ayak uyduramadı. Gezegendeki büyük avcıların çoğu muhteşem yaratıklar; milyonlarca yıl süren hâkimiyetleri sayesinde kendilerine olağanüstü derecede güveniyorlar. Sapiens ise adeta bir muz cumhuriyetinin diktatörü gibi. Daha yakın zamana kadar savandaki orta hâlli yaratıklar olduğumuz için hâlâ korku ve endişelerle doluyuz, ve bu da bizi fazlasıyla zalim ve tehlikeli kılıyor. Ölümcül savaşlardan çevre felaketlerine pek çok tarihsel kötülük, bu çok hızlı gerçekleşen sıçramadan kaynaklanıyor.”
Sayfa 26 - Kolektif KitapKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.