Kitabın başındayım henüz, ilgisizce okuyorum. Olağandışı bir olay oldu. Doğal olarak bu olağan dışılığı görmeye eş dost konu komşu toplandı. İşin içinden çıkamadı ev ahalisi. İçimden dalga geçtim, girenleri parayla alsınlar, ortada kimsecikler kalmaz rahat ederler diye. Kitap boyunca parayla içeri birileri girdi. Sirk gittikçe daha da çok ekmek kazanmak uğruna zalimleşti. İnsanlar kalabalığın parçasıyken zaten zalimdir, ama zalimliği satan da zalimleşti. Yer yer zalimleri insaflı gördüğüm anlarda, böyle işte dedi iç sesim, zulüm kanıksanınca içlerinde iyilik sıralaması yapmayı öğreniyor insan.Yardıma yetişen bir komşu vardı. Her sahnede suç benim diye hayıflanan. Sayfalar geçtikçe o komşudan biri de ben oldum. İçimde öyle bir fikri barındırdığım için. Sayfalar ilerleyip zulüm arttıkça benim de suçum arttı, yüzüm asıldı. Kitap bitmedi. Sonsuz döngüye girdi. Bir şey başlar, merak başlar, sonra hiç bitmez. Kitap da bitmedi. İnsanın insan etine açlığı da bitmedi. Zulüm de bitmedi. Son nefes çekilinceye değin yer yüzünden bitecek gibi de değil. Ne bizim izlence merakımız, ne de onu doyuracak zulüm.